Domates fidesini toprağa diktiğinizde bol sulayacaksınız, meyveler ceviz büyüklüğüne erişinceye kadar bir daha su vermeyeceksiniz ki kökleri gelişsin, domates iki metreye kadar kök uzatabilir diyorlardı da inanmıyordunuz değil mi, alın size domatesin kökü. Zıkkımın kökü gibi oldu ama
..
Resimdeki kökler 80 cm. civarında ve uç kısmını tam çıkaramadığım için koptu, yaklaşık 90 cm. lik domates kökünü görüyorsunuz, ben de ilk defa bu kadar uzununu gördüm.
Hep söylüyorum ya, bahçenizden kadifeyi eksik etmeyin. Zahmetsiz, zararsız, hastalıksız, böcek kovucu gibi bonusları da var üstelik.
Yine buradan tanıştığımız arnavut biberi, bu yıl ekmedim artık, dokusu çok güzel, güzel de poz vermiş kerata.
İki haftada bir ziyarete gittiğim ve yukarıda mor oturak domatesini tanıttığım Köseler Köyümüzden manzara. Tarlanın sahibi, baharda yağmurlardan sonra buraya karpuz, börülce (gördüklerim bunlar bir kaç çeşit daha vardı sanki) tohumlarını eliyle serpiyor ve bir daha da dokunmuyor, ilaçlamıyor, sulamıyor. İçerisinde yemiş ağaçları bulunan arazi eğimli ve manzarası müthiş. Kaç yıldır oğlu 'bi gidelim' diyordu da denk gelememiştik.
Bu da ganimetimiz, biraz börülce de vardı. Susuz yetişen karpuzlar...
Her karpuz yediğimizde yemiş ağacının dibine çökerek, çakıyla kestiğimiz karpuz hatırlanacak artık. 'Neeerde çocukluğumuzun karpuzları' derdik ya, ben 'O' karpuzu buldum sonunda, siz başınızın çaresine bakın artık..