View Single Post
Eski 25-02-2019, 19:20   #2
evvab insan
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 25-02-2019
Şehir: ankara / almanya
Mesajlar: 1
Bunu ne mahiyet ile sordunuz, merak içinmi yoksa üretim yapmak adınamı sordunuz tabi bu da ayrı mevzu?

Geleneksel isimlerini de belirtseydiniz daha anlaşılır olabilirdi. ülkemiz iklimine yakın iklimde olanlar yetiştirilebilir belki. Soğuk iklim bitkileri var, sıcak iklim bitkileri var, çeşit çeşitler... Birde diyelimki yetiştiler, tesbih üretimi için, yabancı ülkelerden gelen ürünlerdeki aynı kaliteli muhteviyatı ülkemiz hava şartlarında yetişen bitkilerde yakalamak mümkün olacakmı peki?

Tesbihcilerin çoğu belkide bilmezler ama, bu sanatın içinde sırlar içinde sırlar gizli olabiliyor, belkide konunun muhteviyatına direkt olarak bağlantılı değil, ama hiç bir yerde bunlar ele alınmaz, ee madem ki biraz yakınına uğradık üç beş tecrübemi yansıtayım, aslında hiç hakkında konuşulmamış şeylerede bu vesile ile biraz değinirsek fena olmaz.

Mesela, şimşir en sert ve neme karşı en dirençli ve tabiri caizse cam gibi bir ağaçtır, ama kökünden yapılan tesbih daha da makbuldür ve çok pahalıdır, bunu eski bir ustadan yıllar evvel işitmiştim, ne derece doğru tartışılabilir, şöyleki: Bu kanıya nereden vardığını ustaya sorduğumda, kerestelerini kesip işlerken testereyi en çok köreltenlerden biriside şimşir ağacı köküdür demişti.

Sert ağaçlar tercih edilmeli, ama en serti hangisi bunun bir analizi yapıldımı bilemiyorum.

Eskiler bir ürün satın aldıklarında onu mecazi anlamda övmek için 'vaay abanoz gibi sağlam' övgüsünü kullanırlardı.

Burada sağlamlıktan kasıt nedir, esneklikmi, parlaklıkmı, sertlikmi, suyu emip emme mesimi bilemiyorum, lakin abanozdan daha sert ağaçlarda vardır, buradaki misal sağlamlık tesbih için aranacak olan kıstaslardan değildir, çünkü çoğu zaman abanoz farklı alanlarda farklı amaçlarda da kullanılan bir ağaçtır, tesbih yapımı için de tercih edilebilir.

Tesbihte sağlamlıktan ziyade, sert kırılganlığı yüksek, el terinden veya tuzdan etkilenmeyen ağaçlar kullanılır, yılan ağacı abaonozdan daha serttir, kuka, narçıl ondanda serttir, pipo ağacı kuka kadar sert olmasada yinede yılan ağacından serttir. Yine tahmin ediyorum demirhindi ağacı yılan ağacı ile aynı sertliktedir, desen olarak farklılıkları vardır.

Enteresan bir tecrübemide buna ek olarak atlamadan açıklama gereği duyuyorum; kuka tesbihi bitkisi, şurada henüz 10 ila 20 yıl evveline kadar, çok çok fahiş fiyatlara, neredeyse altından bile daha yüksek fiyatlara satılıyordu. Birilerince sırrı kimseye açıklanmıyordu, birden bu bitkiyi başka birileri keşfetti ve ayağa düştü. Hatta bu tesbih için, çok ütopik efsaneler aktarılırdı, yok bataklıkta ulaşılamayan bir yerde yetişen bir çalıymış, yok efendim dünyada nesli kesilmiş nadir bulunuyormuş, artık senaryo üretme dünyanızda nekadar geniş hayaller var ise sallayın sallayabildiğiniz kadar...

Aynı şey sıkma kehribar olarak bilinen, fenolik plastikten üretilen tesbihler için de geçerli, şöyleki: Osmalının son çeyreğinde almanlar tarafından keşfedilen fenol içerikli bir plastikten sunni olarak üretilen sıkma kehribarın gerçek amberden bile daha pahalıya satılmasına nedersiniz? şimdilerde formülünü çözdük deselerde, sıkma kehribar tesbihlerin sırrı aslında çözülememiştir, çünkü pek yakında fenol içerikli plastikten üretilen taklitin takliti olarak bir çok ürün piyasaya sürülsede, lakin 'eski almanların ürettikleri' ile aynı nitelikte değildir. Neyse, bakalım piyango kime vuracak, eğer keşfedilirse ilk keşfedenin sulalesi zengin olacaktır, çok uğraştım ama sırrına vakıf olamadım, belkide nasipte yoktu, belkide beceremedim...

Nekadar tuhaf şeyler değilmi? Anlattıklarım marsta falan yaşanmış olaylar değildir, ülkemizde yaşanıyor, gayet rahatlıkla teyit edebilirsiniz.

Şimdilerde piyasa nasıl bilemiyorum, lakin bir zamanlar bu tesbih hobisi, hobide değil, tesbih merakı hastalığı, çok çok yaygın idi ve bundan rant sağlayanlar vardı. Yine şimdileri bilemiyorum ama, dürüst insanları tenzih ederek kötü anılarımı aktarmak istiyorum, şöyleki: Bir zamanlar, bu, antika saat - tesbih işleriyle uğraşan insanlardan pek çoğunun ya dolandırıcı veya kompleksli olanlarına tanık oldum. Münakaşaya meyilli, münafık, yahut kişiliksiz ya da pek çoğu negatif şahsiyetlerdi. En önemlisi, öylelerini tanıdımki dışarıdan son derece dürüst görünüp, saman altından su yürüten tiplerden en barizleri idiler, onları allaha havale ettim... Ne yazıkki tesbih merakım bu tip insanların çokluğu nedeniyle sona erdi, çünkü zaman zaman kendi kendime soruyordum, acaba bendemi onlardan biriyim diyerek kendimi sorguluyordum, kendime saygımı yitirmeye başladığımı düşünerekten o taifeyle olan ilişkilerime son vermek zorunda kaldım. Gerçekten içlerinde sanatkarlarda vardı, lakin içlerinden çoğunun kişilik çöküntüsü yaşamaları beni derin müteessir ediyordu. Neyseki, gerçekten 'çok çok az' da olsa, içlerinde son derece pozitif ve şerefli insanlarda tanıdım, zaman zaman görüşüyoruz, maksat tesbih değil muhabbet... Toplumumuz bu tür yakınmaları çok hoş karşılamaz, olayların yüksek sesle zikredilmesinden hoşnut olmayız, çoğu kez halı altına süpürülür naneler, bence bazı desiseleri saman altından su yürütmeleri deşifre etmeliyizki bir takım şeyler ıslah olabilsin. Her şey örtülmez, gizli tutulacak şeylerde vardır elbetde, ama sapla samanı ayırt edip yaşadığımız tecrübeleri insanlarla vakarlı bir lisan ile paylaşmak gereği olduğunu düşünüyorum. (kral çıplaktır diyebilmek gerekli)

Konumuza tekrar dönersek, ağaçlardan hangilerinin yetişip yetişmeyeceği ise tesbihcilerin bilgi alanına dahil değildir. Konu, buradaki donanımlı diğer üyelerimizin bilgi alanına dahildir, enteresan bir sual ve bende merak ediyorum.


Düzenleyen evvab insan : 25-02-2019 saat 19:30 Neden: yanlış harf hataları telafi edildi
evvab insan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön