View Single Post
Eski 19-10-2018, 17:04   #4
Ayazkızı
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 01-11-2008
Şehir: izmir
Mesajlar: 74
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi malina Mesajı Göster
Cevabı bilmiyorum ama bu tür olaylarda aklıma bir yeşilçam filmi geliyor

Esas kız ilk kez yemek yapacak, tarif eden yağ koy, soğan koy diye başlıyor...
Sahneyi görüyoruz, esas kız sepetten soğanı alıp bakıyor ve olduğu gibi tencereye bırakıyor. Tarif edenin aklına kabuğunu soy, şöyle kes demek gelmiyor çünkü çok tekrarladığımız şeyleri ayrıca söylemek aklımıza gelmez.

Tarifi veren arkadaş da bu nedenle atlamış olabilir

Kabarma işinin ne kadar sürdüğünü yazarsanız, bundan sonra yapacak olanlar için kolaylık olur... Mesela bana
Beni güldürdünüz, siz de hep gülün E,mi...

Bari baştan anlatayım. ( gerekli veya gereksiz gördüğümüz tüm ayrıntıları ile beraber yazıyorum.)

Kullandığım malzemeler:
1 kilo çarliston biber.
500 GR lor
1 yemek kaşığı yoğurt
1litre günlük süt. (Tire kooperatifinin sütü)

Lor'u yoğurdu, iyice karıştırdım. Benim lor'um tuzlu olduğu için tuz atmadım siz damak zevkinize göre yapın...

Çarliston biberleri yıkadım içlerindeki çekirdekleri tamamen temizledim. Biberlerin çekirdeklerini temizlemek için bir tarafını uzunlamasına açtım. ( ortadan kesmedim)

Hazırladığım lor'u biberlerin içine doldurdum. Kavanoza yerleştirirken biberlerimin kavanozdan daha uzun olduklarını görüp lokma diyebileceğimiz büyüklükte kestim hepsini. Bu şekilde kavanoza daha iyi yerleşti. ( Tariflerde hep sıkı, sıkı yerleştirmemiz gerektiği söyleniyor.) Ben biberlerin canlarını çıkarırcasına... mıh gibi yerleştirdim.

Kavanoza yerleştirdiğim lorlu biberlerin üzerine kavanozun aldığı kadar süt doldurdum. Kapaklarını kapattım. Her ihtimale karşı taşar diye düşünüp mutfakta kullandığımız plastik kabın içine koydum.

Mutlu mesut gidip yattım. Sabah kalktığımda plastik kabın içinde süt vardı. Kavanozlar ise onyüzbinmilyoncuk baloncukla doluydu... Yani o kadar sıkı, fıkı yerleştirdiğim biberler kavanozun içinde durdukları yerde durmuyorlardı.

Kapaklarını açtım. Çöp şiş kürdanı yardımı ile baloncukları elimden geldiğince boşalttım ( elimden geldiğince diyorum çünkü kavanozların içindekiler kapak açıkken bile baloncuk üretiyordu)

Ağırlık olsun diye üzerlerine koyduğum küçük kaseleri bastırarak kapakları tekrar kapattım bir tanesine de eldiven taktım. Sonra eldivenli kavanozdan sıvı taşmasına rağmen diğerlerinde taşma olmadığını görüp eldiveni çıkarıp kapakla kapattım.

Dün öğleden sonrayı ve gece yatıncaya kadar geçen süreyi Kavanozlardan gelen pıslama tıslama sesleri ile geçirdim. ( hatta oğlum anne bunlar patlamaya hazırlanıyor diye mutfakta oturmadı. O derece yani...

Gece uykum gelince " amaaaaannn patlarsanız patlayın sayenizde mutfak hayatında görmediği temizliği görür diyerek gidip yattım."

Bu gün düne göre pıslama tıslama sesleri azaldı ama kavanozlardaki baloncuk hareketliliği sürdüğüne göre fermentasyon devam ediyor diye düşünüyorum.

Bakalım yarın ne olacak.

Peki tüm bunlara rağmen akıllandım mı? Tabii ki hayır...

probiyotik fermentasyona taktım bu aralar. Kefir altı suyu üretiyorum. fermente yiyecekler yapacağım. Bu gün dünden daha cesaretliyim çünkü kapakları çok sıkı kapatmazsam patlama olmayacağını gördüm. Ha...Birde, fermentasyon yaparken yiyeceklerin üzerine çok ağır bir şey koymadıysak sıkı, sıkı yerleştirmenin faydasının olmadığını da yaşayarak öğrendim.

Bakalım kavanozlara canlarını çıkarırcasına sıkı fıkı yerleştirdiğim sebzeler kendi kendilerine dans ettikleri ortamda bozulacaklar mı? yoksa ne olursa olsun lezzetli bir yiyecek olacaklar mı? Bekleyip görelim.
Saygılar.

Ayazkızı Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön