View Single Post
Eski 22-05-2018, 23:21   #42
Kozanli
Ağaç Dostu
 
Kozanli's Avatar
 
Giriş Tarihi: 13-09-2015
Şehir: Bursa/Emirsultan/Viyana
Mesajlar: 770
Bir iki değil yedi sekiz atımızın olduğunu hatırlarım.
Fakat buna benzer iki atımız vardı ki, sadece köy değil çevre köylerde dahi söz edilirdi.
Atlar babamın ama abimin adıyla anılırdı çünkü, bakımları ile abim ilgilenirdi.
Haciminin atları!
Çift sürdüm eğersiz sırtına bindim iki tekerlekli arabaya koşar pazara şehre giderdim.
O gün İki at bu günün bir mercedesiydi.
Bu atlar çok farklıydı herkes hakim olamazdı güçlü kuvvetli ayrıca cesur olmalıydın.
Abim öyle biriydi ve bizleri de öyle yetiştirmişti.
Kendisi 1968 yılında Fransa'ya iş bulmak için gittiğinde çocukta olsak evde ki, gençlere kalmıştı bütün işler.
Yani bizlere.
Babamla çift sürerken ben terbiyeye (dizgin) dayanırdım yalnız yapamazdı.
Ben öyle düşünüyordum.
Babam çok güçlü bir bedene sahipti ama benim illa terbiyeye dayanmamı isterdi.
Tabi ileri yaşlarda anladım ki babam beni alıştırıyormuş öğrenmem için yaparmış..
Ortaokul üçüncü sınıfı okurken hafta sonu şehirden köye gelmiştim.
Babam 20-30 köyün muhasebesine bakıyordu köyde yoktu geldiğimde.
Atları ahırdan çıkardım koşuya koştum bağ otlanmış arasını süreceğim,
anam müdahalede bulundu, karışma sen ana! ben beceririm dedim ve bağa gittim..
Öğlen sonu babam köye gelir anam, oğlun atları aldı gitti söz dinlemedi git bi bak der!
Babam yanıma geldi, bir elimde terbiye diğer elimle ise pulluğu tutuyorum kayılım başına gelince dönüş yaparken hem dönüyor hem de pulluğu tek elimle kaldırıp atabiliyorum...
Babam, toprağa bağdaş kurmuş beni izliyor, yanına gelince "kolay gelsin" dedi.
Sağol baba dedim.
Tebessümle bayağı yer sürmüşsün atları bi dinlendir torbalarını tak da yemlerini yesinler dedi.
Babamın bakış açısını okuyabiliyordum, ben gidiyorum dedi. Köye yöneldi ve ayrıldı tarladan.
Tamam baba, bende akşama gelirim dedim.
Bir dekar yer daha sürdüm akşam üzeri gün batımında köye geldim.
Atları koşudan boşandırdım su verdim ahıra bağladım ve yem verdim.
Zaman bahardı, bahar çifti sürüldüğü an atlar Hasan dağına yayılıma bırakılırdı, ta ekin hasat edilip harman anı gelene kadar Hasan dağında otlatılır en az iki ay süreyle.
Ekin yolundu hasat harmana taşımak ve düven sürmek için atları tutar köye getirirdik.
Benden altı ay büyük yeğenimle Hasan dağına atlarımızı yakalayıp getirmeye gittik.
Yakalamak çok zordu, köyce ahali anlaşırdık hep beraber bir gün ayarlar beraber giderdik ve öyle de oldu.
Atlar iki ay boyunca Hasan dağında besiyi almış güclü olur hakim olmak çok zor olurdu.
Atları etrafı sarılır kayalıklardan oluşan kuytu bir yere sıkıştırır ve öyle yakalayabilirdik.
Atımızın birini yakalamak hiç zor olmadı, san ki kendisi yanımıza geldi teslim oldu.
Yeğenim ve ben henüz çocuk yaştayız 16-17, atımızın biri çok zayıf besi almamış, şaşırdık!
Gem taktık. Atın ağzına gem takınca kan geldi.
Ağzına baktığımız da dilinin yarıdan fazlasının kesildiğini gördük.
Evet, Atımızın dilini kesmişlerdi.
Eşeğimizi de canlı canlı sarnıca atmışlardı.
Abimin Fransa'ya gitmesi meydanın boşalmasıydı bizim için.
Aile içinde on şiddetinde deprem olmuştu.
Babam ise geven yerken kendisi ısırıp koparmıştır diyordu..
Ben ve yeğenim küfürler edip, kim kesti ise bulup dilini kesmeye and içmiştik...
Çobandan şüpheleniyorduk, yapmadıysa en azından yapanı bilir diyorduk.
Çobanı sıkıştırdık, yemin-billah yapmadığını kimin yaptığında bilmediğini söyledi.
Atımız fazla yaşamadı harman işi bitti kısa süre sonra öldü.
Babam bizleri teskin etmeye çalışıyor bizlere öğüt verip olumsuz yakışık almayan hareketler yapmayın diyordu.
Abim, benden altı ay büyük oğlunu yanına aldı beni de babam Bursa'ya gönderdi.
Bir olay işleyeceğimizden korkuyordu.
Hala içim acır, ne istediniz bu hayvanlardan?
Bu canilerle malesef birlikte yaşıyoruz.
Köy hayatı güzeldir doğa ile iç içe, ne yazık ki bu gb. olumsuzluklarda yaşıyoruz.
15-16 yaşımda atımızın dili kesilmiş.
Eşeğimiz sarnıca atılmış onlarca köpeğimiz zehirlenmesini bire bir yaşadım.
Son olarak iki çoban köpeğimizin zehirlenmesini görüp köpeklerin ağızlarından salyalar akarak can çekişirken ikisi arasında kurtarmak için koşturduğumda 20 yaşındaydım.
Gözlerimden akan yaşa engel olamamıştım...
Bütün canlılar bir ruh taşır, taşıdığına inanırım.
Benim-senin-onun gibi bütün canlıların yaşama hakkı var.
Ruhun şad olsun çakal atım...
Seni hiç unutmadım doru atım...
Canlıya saygı ve sevgi duymak insanlığın gereğidir.

Kozanlı

Eklenen Resimler
 
Kozanli Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön