Tohum paylaşım etkinliği içindeki lojistik merkezi çalışmaları esnasında sahipsiz/isimsiz gelen tohumlardan elime bir adet tespih otu (Coix lacryma) tohumu geçmişti.
Çok güzel bir boncuk görünümünde olduğu için anı olarak saklamak niyetindeydim zira bahçem olmadığından yetiştirmeyi aklımdan geçirmemiştim ama bir süre sonra içimdeki şey beni dürttü (şeytan demek istemiyorum çünkü bu harika zamanlamalarla beni dürten 'şey'i seviyorum

) ve küçük bir pet bardağa tohumu ekiverdim.
Hiç nazlanmadan (yaklaşık bir haftada) topraktan yükselen minik bir minare gibi esrarengiz şekilde çimlendi ve inanılmaz bir hızla büyüdü.
Pet bardaktan kurtarıp orta boy bir saksıya geçirdim, artık nasıl sevindiyse kısa sürede dallandı-budaklandı, büyüdü, yetmezmiş gibi ilk iki boncuğunu da gösterince 'bu kızçeyi ödüllendirmeliyim' diyerek hemen 10 litrelik bir pet şişeyi kestim ve ona kocaman bir saksı yaptım.
Bu arada sürekli ev içindeydi, yeni saksısıyla birlikte balkona yerleştirerek yani açık havaya çıkararak ödül dozunu da arttırmış oldum
Bir sürü süslü boncuk yapmasını umuyorum, babama
33'lük tespih yapacağım onlarla. 33 boncuk tespih için, bir tane imamesi için, bir tane de tohumluk... Yani bana en az 35 tane boncuk lazım. Bitkiyle pazarlık yapıp duruyorum böyle
Ben böyle 'ihtimaller üzerinden hayal kurmaya' kendimi kaptırdıkça annemin bıkmadan usanmadan hatırlattığı bir hikaye vardır, o geldi aklıma: Köylü adam karısıyla sohbet ederken demiş ki ''Hanım biraz paramız olsa da gebe bir keçi alsak, kısa sürede kocaman sürümüz olur, rahat ederiz''. Bunun üzerine karısı başlamış sızlanmaya ''O sürüye yer yapmak lazım-ben bahçede istemem, koca sürünün kılını kırpmak lazım-ben kırpmam, sütlerini sağmak lazım-ben sağmam, pisliğini temizlemek lazım-elimi bile sürmem,...''
Benim durumum da bu hesap, daha bismillah iki boncuk göründü, ben onlar bile ortada yokken başlamıştım hayal kurmaya/plan yapmaya
Mısıra benzeyen bu arkadaşı sizlerle tanıştırayım, kendisi tespih otu (Coix lacryma) biz de yeni tanıştık. Hakkında bildiklerim oldukça kısıtlı, suyu seviyormuş ve çok fazla güneş ışığı istemiyormuş. Bu kadarcık bilgiyle bu aşamaya kadar sağ salim geldik bakalım
Uç sürgünlerinin içinde toplam iki boncuk görünüyor, fotoğrafta pek anlaşılamasa da eklemek istedim. Elf gözlü arkadaşlar görebilir belki
Hanımeli saksım ise artık bir ormana dönüştü, kalabalık bir aile görüntüsü veriyor, bayılıyorum ben ona
