Köyde yaşamın bir başka güzelliği de sabahın erken saatlerinde o rahatsız olacakmış bu rahatsız olacakmış duygusuna kapılmadan istediğin gibi bahçeye çıkıp dolaşmak.
Saat daha 06.00 olmadan hemen fırladım, üzerimde pijamalarım var, Oğuz'un " sabah serinliği vardır, üşüteceksin" tembihi üzerine kalınca sabahlığımı da geçirdim üstüme, ayağımda çizmeler elimde fotoğraf makinesi ve bahçedeyim.
(Görülesi bır şıklıktayım...)
Bahçedeki kokunun güzelliğini tarif etmem imkansız. Nergisler, Armandii, taze ot kokusu ve meyve ağaçlarının çiçek kokuları.... tam bir şölen.
Önce vişne ağacının çiçeklerle donanmış halini uzun uzun seyrettim, kokladım.
Aman güneş yükselmeden bir fotoğrafını çekeyim dedim.
Bu arada gözüm elma çiçeklerinin güzelliğine kaydı.... ne güzel çiçekleri var diye düşündüm, fotoğrafladım.
Armandii'nin kokusu metrelerce uzaktan geliyor. Kameriyenin üzerini sarmakla kalmamış içine de kollar atıp çiçeklenmiş. Tanzimi-ıslahı beni yoracak gibi.
Oğuz dün çimi biçmişti, hâlâ taze ot kokusu var.
Japon manolyası (lalesi) çiçeklerini yavaş yavaş dökmeye başlamış. İyi ki bunu çalı şeklinde muhafaza etmişim bu şekli daha hoşuma gidiyor.
Şimdi saat daha erken, bilgisayarın bir azizliğine uğramadan çektiğim fotoğrafları yükleyeyim, bu arada çay suyunu koyup çayı demleyeyim. Havalar daha serin, hem balkonu da henüz hazırlayamadın kahvaltı faslını içerde yapıyoruz.
Vişne ve elma