View Single Post
Eski 06-09-2007, 18:05   #21
mcege
Ağaç Dostu
 
mcege's Avatar
 
Giriş Tarihi: 18-08-2007
Şehir: izmir
Mesajlar: 112
Evet, çok heyecanlanmıştım. Artık her hafta sonu tarlama gidip her köşesini adım adım geziyordum ve buraların benim olduğuna inanamıyordum.

Nisan ayının sonlarında toprak sahibi olduğum için herhangi bir ağaç fidanı dikemiyordum. Ancak yine de birşeyler yapmam gerekiyordu. Ben de domates, biber, patlıcan fidanları alıp dikmeye karar verdim. Burası 30 yıldır hiç işlenmemiş toprak olduğu için öncelikle köyden bir traktörle 20YTL. karşılığında anlaştık ve tarlayı bir güzel sürdürdüm. Daha sonra sebze fidanlarını dikeceğim yeri belirleyip tırmık ve çapa yardımıyla düzelttim.

Sıra fidanları almaya gelmişti ancak tarlada su olmaması bizi düşündürüyordu. Bu konuda köylülere danıştık. Bu yörede doğal su kaynağı olmadığı için genellikle suya çok fazla ihtiyaç duymayan çeşitler diktiklerini söylediler. Nasıl yani domates, biber gibi sebzeler hep aynı değil miydi? Değilmiş, köylüler kendi yörelerine uygun " susuz domates v.s" gibi fidanları kendileri yetiştiriyorlarmış ve bize de bunlardan temin ettiler. Bu fidanları toprağa diktikten sonra çiçekleninceye kadar haftada 1-2 kez sulamamız yetiyormuş. Çiçeklenme olduktan sonra suya gerek yokmuş, hatta sularsak daha az verim alacağımız konusunda da uyarıldık. Biz de söylenenleri harfiyen yaptık.

Bu arada kazma, kürek, tırmık gibi aletlerimizi her hafta arabayla tarlaya götürüyor işimiz bitince geri getiriyorduk. Bir de fidanları sulamak için annemlerin artık kullanmadıkları 1 tonluk saç su deposunu tarlaya götürmek istiyorduk ama bizim arabayla zor oluyordu. Onun için ihtiyacımız neyse ona göre bir araba almamız gerektiğine karar verip arbamızı sattık ve yerine 1976 model bir Renault aldık. Türkiye şartlarına en uygun, dayanıklı ve tarlaya bile giren, yakıtı az, yedek parçası ucuz olan Renault'umuzun adını "eşşek" koymuştuk. Artık herşeyi gönül rahatlığıyla yükleyip taşıyorduk.

Önce su deposunu ve her köye gidiş gelişte doldurmak ve depoya su boşaltmak için gerekli 20 kg.lık bidonları temin ettik. Doldurduk bizim eşşeğe bastık gaza.

Depoyu hafif yüksek bir yere yerleştirdik bir de çeşme taktık ve bidonlarla getirdiğimiz suyu boşaltacağımız bir basamak yaptık. Bir pazar akşamı eve dönecekken kazmaları v.s arabaya yüklediğimizi gören bir köylü tarafından uyarıldık " ayıp olmuyor mu, siz bize güvenmiyor musunuz? Bırakın o aletleri deponun yanına hiçbirşey olmaz." dedi. Biz de güvendik ve bıraktık.

2004 yılından bu güne kadar bir toplu iğnemize bile hiçbir zarar gelmediğini söylersem herhalde köylünün haklılığı ortaya çıkmış olur öyle değil mi?

mcege Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön