View Single Post
Eski 04-09-2007, 16:38   #16
mcege
Ağaç Dostu
 
mcege's Avatar
 
Giriş Tarihi: 18-08-2007
Şehir: izmir
Mesajlar: 112
Koopertif kurmak konusunu araştırdıktan sonra tekrar Bozköy köyüne gittik ve kahvede başladık anlatmaya.Herkes pür dikkat dinledikten sonra "hele siz bir kooperatif kurun da bakarız bakalım o zaman." Dediler.İyi de kooperatif kurabilmek için en az 10 kişi gerekiyor,burada ikamet etmek gerekiyor,toprağımın olup bunu işlemem gerekiyor yani benim kurma imkanım yok bu ancak sizler tarafından kurulur.Biz ancak yardım ve yöneticilik yapabiliriz.Nergis'inizi, zeytinyağınızı,enginarınızı sizin belirleyeceğiniz fiyata satabilirsiniz böylece.Üretim tekniklerinden kaliteye kadar herşeyi kontrol edebilirsiniz(sulu Nergis yetiştirenlerden yakınmaları karşılğında).Dediysek te kimse ikna olmadı." Toptancılar geliyor buradan,bizim ayağımızdan alıyorlar ürünleri, kooperatif olunca biz mi pazar bulacağız,ödemesinin peşinden biz mi koşacağız." gibi bahanelerle geçiştirdiler.
Bu konuşmaların üzerinden 2 yıl geçtikten sonra Antalya'lı amcam gelir, piyasanın kralı olur böylece çünkü karşısında sadece küçük üreticiler vardır.Yani bazen bizim köylümüz de kendi kendine zarar veriyor.
Gelelim bize.Hazine arazisinden ağzımızın payını aldıktan,kooperatif girişiminden de dilimiz yandıktan sonra biz artık bu Karaburun'a yerleşemeyeceğiz diye karamsarlığa düştük.Uzun bir süre değişik alternatifler düşünüp sonunda bir başka çıkış yolu bulduk.
Daha önce size bahsetmiştim Karaburun ilçe merkezine çok yakın bir yerde terk edilmiş bir köyden ağabeyime bir arsa almış ve buraya bir ev(gecekondu gibi) yapmıştık.Bu köyü ayrıntılı olarak "gezdiğimiz yerler bölümünde" anlatacağım.Ancak konuya yardımcı olması için buradan biraz bahsetmem gerek.Bu köyün bilinen tarihi 500 yıl.Yarımadadaki en eski camii(kalıntısı % 60'ı ayakta) bu köyde.Manzarası muhteşem(muhteşemden daha iyi bir kelime biliyorsanız onu söyleyebilirsiniz.)Şu anda yıkılmış olan evlerin tamamı taş.
Ve biz kendi evimizi taştan yapmaya karar vermişken inşaatın 1. metresini çıkmışken badem toplamaya gelen köyün eski oturanları " o taşları almayın " deyince evin gerikalanını tuğla ile yapmaya devam ettik.Ev neredeyse bitmişti ki yaşlı ve bir ayağı aksak bir bey geldi.Yaptığımız evi inceledikten sonra bize neden taş ev yapmadığımızı kızgın bir şekilde sordu.Biz de olayı anlattık.Adam daha çok kızdı ve bunu söyleyenin kim olduğunu sordu.Biz de köylülerin söylediğini anlattık, adam daha da kızdı.Biz de saf saf birbirimize bakıp " bu kim yahu?" ifadesiyle susuyorduk.Neyse biz sormadan o anlatmaya başladı.Meğer bu bey köydeki arazilerin % 80' inin sahibiymiş.Kendisi Almanya'da çalışıyorken bu köyden ve Karaburun'dan orada çok bahsetmiş, yaz tatillerinde Almanya'dan birlikte geldikleri Alman arkadaşları da burayı görünce hak vermişler.Ve bu köyü yeniden yaşanabilir hale getir meye karar vermişler, tabii ki eski hali ile.Taş binaları, daracık sokakları ile.O zmanlar yabancıların Türkiye'de mülk satınalmaları imkansız olduğu için verdikleri vekaletle bu adam tüm arsaları kendi üzerine almış.Emekli olduktan sonra Türkiye'ye dönmüş.İnşaatlara başlayacakken,ne yaptığını merak eden köylülere "burasını yine eski haline getireceğim, adını da Börklüce Mustafa köyü olarak değiştireceğim." Deyince hayatının en büyük hatasını yapmış.O zamanlar Karaburun halkı fazlaca tutucu olduğu için Börklüce Mustafa ismi herkesin bu adama sırtını dönmesine yol açmış.Ve adam hiçbirşeye başlayamadan öylece kalakalmış ortada.Hakkında açılan pekçok tapu iptal davasını mahkemede kazanıncaya kadar Alman arkadaşları bu plandan vazgeçmişler ve paralarını geri istemişler.Bu adam da İzmir'de kurulu olan mobilya fabrikasını satarak bu paraları geri ödemiş.Tabii bu süreç çok sancılı ve uzun bir zaman almış bu adam da bu hayalinden vazgeçmiş.O bunları anlatırken biz de burası için düşündüğü hayalleri gerçekleştirmek için yardımcı olabileceğimizi söyledik.Bizim gibi doğa dostu ve birazda hayalperest arkadaşlarımıza bu arsaları satabilmek için yardımcı olabileceğimizi ve yavaş yavaş da olsa bu köyün yeniden canlanabileceğini söyledik.Adam bir şartla kabul etti.Mutlaka ve mutlaka sizler gibi kişiler olsun ve kesinlikle villa tarzı ev yapmak isteyen kişileri getirmeyin dedi ve ayrıca bu arsaları hiçbir kar almadan (Mark ile aldığı için) aynı fiyattan vereceğini söyledi.Biz de hemen eş,dost,arkadaş çevremizi aradık ve olayı anlattık.Pekçok kişiyi oralara götürdük ancak sadece iki kişi arsa aldı.Şu anda bile 5000-6000 YTL:'ye 150-250 m2 yıkık taş evli arsalar var.(tabii evler 36m2 civarı,arsaları 150-250m2)
Anlattığım olay 2000 yılında oldu.Biz hazine arazisi ve kooperatifleşme macerası hüsranıyla düşünürken aklımıza gelen şey;Madem ki bu köyün arsalarını bu şekilde satamıyoruz o zaman büyük bir yatırımcı bulalım ve turistik bir işletme olarak bu köyü yeniden canlandırsın.
Ben yine yoruldum.))Yaşlanıyor muyum ne?))
Haydi hoşçakalın.Görüşmek üzere

mcege Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön