View Single Post
Eski 31-08-2007, 12:21   #1
mcege
Ağaç Dostu
 
mcege's Avatar
 
Giriş Tarihi: 18-08-2007
Şehir: izmir
Mesajlar: 112
İzmir Karaburun Yarımadası "Bakir Cennet"

Merhaba!
Alternatif yaşam arayışları için veya doğa tutkunları için bence harika bir alan.İlk nedeni ise yolu.

Karaburun İzmir'e 100 km mesafede bir kasabadır.Özellikle kasaba dedim çünkü burada kaymakamlık var.Bu ne anlama geliyor derseniz, eğer hazineden zeytinlik,fıstık çamı,harnup(keçiboynuzu) v.b tipinde ağaçlandırma yapılacak bir arazi kiralamak veya satın almak isterseniz bununla ilgili tüm işlemler valilik veya kaymakamlık aracılığı ile yapılabiliyor.(Bu konularla ilgili bildiklerimi ayrıca bir konu açacağım ve orada anlatacağım.)

Karaburun'un yolu pek çok şehir insanına göre berbattır.Sanıyorum 113 tane kadar viraj,iki araç karşılıklı zor geçebilir, en fazla yapabileceğiniz hız 60 km. ve ayrıca başka bir alternatif yol da yok.Ancak bizim gibi doğa severler için harika bir ortam yolun bir yanı sürekli deniz kenarında(gidiş istikametinde),diğer yanı ise tamamen bakir dağlar ve zeytinlikler. Deniz kenarlarının % 80'i hala beton tarafından işgal edilmemiş bir durumda.Zaten elinizi uzatsanız tutacakmış gibi olan deniz kenarına inmek için kesinlikle hiçbir yol olmayan pekçok koy var.

Bu yolun 40 km.lik bölümünü ( İzmir merkezinden itibaren) es geçmek isterseniz, Çeşme otobanı İçmeler-Karaburun kavşağından çıkmanız gerekiyor. Bu kavşaktan çıktıktan sonra önünüze ilk gelen köy Gülbahçe olacak.
Gülbahçe Köy'ü yönetim olarak Urla'ya bağlıdır.Bu Köy'ün yerlileri genel olarak kendilerini Arnavut olarak tanımlarlar.Bu köyde eskiden Rum'lar ve Türkler birlikte yaşamışlar.Mübadeleden sonra buraya yerleştirilen Rumeli'nden getirilen halk genel olarak Arnavutluk'tan gelen Türk'lerdir.Şu anda İzmir Yüksek Teknoloji Üniversitesi bu köyün çok yakınında kurulduğu için köy yaşam tarzı ve yaşayan nüsuf olarak çok kozmopolit bir yapıdadır. Aynı zamanda burada yazlık villalar ve orta gelir gurubuna ait ayzlıklar da vardır.

Köy deniz kenarında olmasına rağmen yeraltından gelen tatlı su kaynakları ve zamanında aktif olan iki adet derenin getirdiği alüvyonlar nedeniyle köy merkezi denize 300 metre mesafeye kadar içeride kalmıştır.Denizi sığ ve kumluktur.Köy içinde halen oturulan taş evler yapıların %30'unu oluşturur.

Şu anda bu köyden bir arazi satın almak hiç hesaplı olmayacaktır.Hem İYTÜ, hem İzmir'e yakın oluşu, köydeki içilebilir su kaynaklarını çok kaliteli olması fiyatları yukarı çekmiştir.Köy halkı genel olarak halen tarım ile uğraşmasına rağmen(Domates,zeytin,mandalina) bu alanlar hergün gitgide azalmakta.
Pardon!Ben kendimi fena kaptırdım galiba, ne kadar uzun yazmışım ben öyle.

Ancak yazacak daha o kadar şey var ki, eeee nede olsa yeni bir yaşama başlamak isteyen arkadaşlara ne kadar ayrıntılı bilgi verirsem o kadar iyi olur diye düşünüyorum.

Arkadaşlar!Henüz daha ilk köydeyiz ve bu köy hakkında anlatacaklarım bitmedi ama sormak istediğiniz başka şeyler varsa lütfen bu ortamda yazalım,herkes yararlansın sonra TODOR kızıyor vallahi.

Son birşey (tabii şimdilik.) Burada yazdıklarım tamamen benim birebir yaşadıklarım,köylü yaşlılarla konuşmalarım ve diğer köylerin bu köyler hakkındaki yorumlarından ibarettir.Yani "kanun" değildir.Benim şahsi izlenimlerimdir.Herkesin görüşleri değişik olabilir bunu kabul etmemiz gerek,yanılıyor muyum?
Hepiniz hoşçakalın.Tekrar görüşmek üzere......

mcege Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön