Teşekkür ederim. Çok iyi anladım. Ben en çok aceri 2014 yılında kaybettim. Hemen hemen aynı hataları yapmışız. Acerleri diğer ağaçlar gibi zannettim.
2015 yılında da 2 tane acer kaybettim. Bunlara hiçbir işlem yapmamıştım. Ama söylemeliyim, Kırıkkale Ankaradan rakım olarak daha alçak ve yaz aylarında 5-7 derece daha sıcak oluyor.
Şimdi artık gerçekten temkinliyim. Yaprak renginden falan ben de geçtim zaten. Bu aceri aldığımda toprağı çok kötü durumdaydı. Akadama ile besledim ama hataymış. Akadama hiç su tutmayan, çok çabuk kuruyan bir toprak. O kadar çabuk kuruyor ki sulamayı yetiştiremedim diyebilirim. Bu baharda ağacın köklerine bakacağım. Çürüme varsa temizleyip bir daha saksı tabağında su bırakmam. Çürüme yoksa, oldukça su tutan bir toprak karışımı hazırlayacağım. Bahçede gölgede ve büyük saksıda duran acerlere de haliyle dokunmaya korkuyorum. Bir orange dream, bir fireglow, bir kırmızı küçük yapraklı bir varyete ve yeşil yapraklı bir varyete var. Tüm yıl güneş görmemelerine rağmen hepsinin yaprakları yandı. Hem de haziran ayının başında. Yani çok sabırlı olmalı ve her adımı çok bilinçli atmalıyım.
Uzatmayayım, sizin yukarıda bahsettiğiniz toprak karışımlarını çok iyi inceleyerek kararlaştırmış olduğunuzu tahmin edebiliyorum. Ama pek gözümde canlandıramadım. Yüzde 70-75 oranında inorganik toprağa geçiyorsunuz. Bu karışım nemli-serin iklimlerde yetiştirilen ağaçlara göre olacak hissi uyandı bende. Fidancılarda kullanılan topraklar da yüzde 90-95 oranında organik.
Of.. anlatırken bile yoruldum ya. Çok çektim bu ağaçtan çok. Ama her zamanki gibi en güzeli en zoru oluyor...
