Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi pria
Kaç günden beri aklıma takıldı kaldı bu tat..
Dün Çanakkale'nin Pazar pazarında enine boyuna minik, beyaz top gibi damarsız lahana aradım..Köylü kadınlardan birinde buldum..Bir kilo bile gelmez..
Ben daha değişik değerlendirdim ''top gibi, minik beyaz lahanayı''..2 büyük yaprak ayırıp lavaboda sıcak su da yıkadım..Koydum tabağa..Lahmacun gibi doladım..ve sossuz, tuzsuz yedim..Üstüne de, Kemal Kükrer'in organik elma sirkesinden damlatılmış bir bardak su içtim..Harika geldi bana..
Hani diyorum, hep yemeklerden sonra alışmışık meyve yemeğe..
Biraz da çiğ sebze mi yesek acaba ?
Sevdim bunu..Belki benim fazla kilo almamı bile önler bu..
Yarın akşam da limonlu suya bana bana yiyeceğim; aynen ''kaşık marul'' yer gibi..
Aslında, hiç olmazsa bu tür sebzeleri çiğ tüketmek gerek..
Sebzeleri pişirmek onlardan çoğu şeyi kaybettiriyor, diye biliyorum ben..
http://www.istanbulsaglik.gov.tr/w/s...li_pisirme.pdf
|
Size sebzeyi çiğ tüketme konusunda katılıyorum. Kimi insanlarda çiğ sebze bağırsak hareketleri ile ilgili sorun çıkarabiliyormuş. Onlar da hafifçe buharda pisirip öyle tüketebilirler. Ben illa ki zeytinyağı ile midede bulusturmak gerektiğini, kimi sebzelerin bir miktar yağ, zeytinyağı ile vitamin ve minerallerinin çözünerek kana karıştığını zannediyorum. Gerçekten cok işlemden geçen sebzelerde vitamin ve mineral kaybı yüksek olmakta. Yine de insan ağzının alıstığı tadı aradığından pişirme usulünden böyle radikal bir dönüş yapmak zor olabilir.
Lahana gibi karnıbahar da aynı tarife sadık kalınarak tüketilebilir.
Afiyetler olsun.