Kıymetli
anaç menekşemi ne yazık ki kaybettim (hangi akla hizmet ederek yaptım bilmiyorum ama ana kökünü ve büyük yapraklarını budayarak aynı saksısına geri diktim, çok uzun süre hayata tutunmaya çalıştı ama maalesef toparlanamadı
, mecbur kalmadıkça sakın böyle bir şey yapmayın derim) ama yapraklarından çoğalttığım yavrularından biri bendeydi, iyi ki yedeklemişim...
Yavru menekşem yavaş yavaş büyüyor, şimdilik sağlıklı görünüyor.
Nakkaş sarmaşığım (Cymbalaria muralis)...
Bu bitki her eve lazım! Asla sizi çiçeksiz bırakmıyor ve öyle nazsız ki çok sulasanız da az sulasanız da, bol güneşte de gölgede de kendi kendine mutlu oluyor.
Çiçekleri çok sevimli, bir de kokulu olsaymış... Eşim ona bakıp bakıp 'böyle bol çiçeklenen ve çiçekleri de çok güzel olan bir bitki nasıl kokusuz olur, hayret' diye hayıflanır durur
Nakkaş sarmaşığı duvar diplerinde, taş aralarında falan coşkuyla yetişen yabani bir bitki aslında ama benim hayranlığım sayesinde nakkaş sarmaşığı sevgisini anneme bile aşılayabilmişim, bu benim için büyük başarı!
Çünkü annem, çocukluğu ve gençliğinin büyük kısmı köyde geçmiş olan bir kadın ve bahçe, tarla işlerinde çok çalışmış. Biraz 'bitkilerle fazla yüz-göz olmayla' alakalı olsa gerek, pek önemsemezdi bir tohumun çimlenmesini ya da bir bitkinin çiçek açmasını. Ona göre olağan şeylerdi bunlar ve fazladan bir heyecana lüzum yoktu...
İşte bu bakış açısına sahip annem, geçenlerde heyecanla beni arayıp 'bahçesinde nakkaş sarmaşığı bulduğunu, çok sevindiğini ve onu hemen güzel bir saksıya aldığını hatta üstünde birkaç çiçeğinin bile olduğunu' ballandıra ballandıra anlattı!
Hayretten ağzımın bir karışa yakın açık kalmasına engel olamayarak ve yüzüme kademeli olarak yayılan 'ne oluyor ya hu' sırıtışıyla annemi dinledim
Annemle yıllardır bir türlü 'yakalayacak doğru ucu bulamadığımız iletişimimize kulp oluşturduğu için' ekstradan seviyorum nakkaşımı
Biricik 'Vildanım'ı (Tradescantia fluminensis) da ekleyeyim, penceremin yeşil süsü...
Nakkaş ile yarışacak düzeyde nazsız ve gelişken