Çok teşekkür ederim Esin hanım.
Aslında bu hikaye Gökçeada'da tatil yaptığımız otelin bahçesinde gördüğüm bir Cylindropuntia imbricata ile başladı diyebilirim. İş yerindeki bahçenin daha az su kullanılan, az bakım isteyen ve yabani otlarla mücadele gerektirmeyen bir bahçeye dönüştürmeye karar vermemle de değişti. İnternet araştırmaları ile de -40 dereceye dayanabilen kaktüsler olduğunu öğrenmemle hız kazandı. Sağdan soldan topladığım kaktüslerin -7 derecelik bir kıştan balkonda sağ kaldıklarını görünce bu işi yapabileceğimi düşündüm. Şimdi her fırsatta bitki toplamaya çalışıyorum. Bahçede yapılacak çok iş var
Kaktüs yatağının tabanında oldukça iri taş ve kayalarla bir zemin oluşturdum. Üzerine iri çakıllı bir tabaka daha serip içerisinde bolca iri malzeme bulunan %90 dere kumu ve %10 kendim ürettiğim komposttan oluşan bir karışımı bu tabakanın üzerine yaydım. Yabani otların üremesine engel olmak için hiç toprak kullanmadım. Ancak yabani otların ne kadar inatçı olduğunu da bu sayede anlamış oldum
Alanın doğal görünmesi için Etraftan irili ufaklı üzeri likenli kayalar topladım. Bitkileri diktikçe de etraflarını taş ve kaya kırıkları ile doldurdum. Diktiğim bitkilerin kuzey taraflarına kayalar koyarak soğuktan korumaya dikkat ettim.
Alanı oluştururken ilk başlarda olumsuz yorumlar aldım ama alan bitkilendikçe ve kaktüsler büyüyüp çiçek açtıkça insanlar ne yapmaya çalıştığımı anladılar ve çok beğendiler