Türkiye Tohum Sanayicileri ve Üreticileri Alt Birliği (TSÜAB) Yönetim Kurulu Başkanı İlhami Özcan Aygun, Türkiye’ den izinsiz bir şekilde toplanarak yurt dışına çıkarılmak istenilen endemik bitki türleri hakkında bir basın açıklaması yaptı.
“Birkaç gün önce ülke gündemine oturan tohum hırsızlığı ile büyük bir şok yaşadık. Bu tohum hırsızlığı basit bir hırsızlık olayı olmaktan daha ötede geleceğimizin, çocuklarımızın, ülke insanımızın yiyeceği ekmeği aşı bu güzel vatanı bizlere emanet edenlerin mahremi Yüce Rabbimizin emanetidir. Vatan toprak anasız, toprakta tohumsuz düşünülemez. Ülkenin toprakları bir sarraf dükkanı olarak kabul edilirse; tohum da sarraf dükkanının altını, bileziği, yüzüğü ve küpesidir. Hırsızın gözünün kuyumcuda olmasında şaşılacak bir durum yoktur. Fakat sarrafın çocuklarının rızkını temin ettiği dükkanında uyuklaması hem şaşılacak hem de düşünülecek bir durumdur. Sarraf uykusundan ne kadar çabuk uyanırsa elindeki altınların kıymetini bilip bunları korursa güçlü olacak ailesini en iyi şekilde geçindirecektir. Misalden netice tohum; milli servetimizdir. Bu servet şehit kanları ile sulanmış vatan toprağında bu ülke insanına emanet edilmiştir.
Türkiye’den izinsiz şekilde topladıkları çok sayıda endemik bitki türüne ait binlerce tohum, fide, çelik, soğan ve yumruyu yurt dışına kaçırmak isteyen iki Hollanda vatandaşının Kapıkule Sınır Kapısı'nda durdurulması ve araçlarındaki tohumlara el konulması olayı ülkemizin önemli bir sorununu tekrar gündeme getirmiştir. Bilindiği gibi bundan bir süre önce de benzer şekilde bir İtalyan vatandaşı Türkiye’de izinsiz olarak topladığı bitki çoğaltım materyallerini yurt dışına çıkarmak isterken Jandarma tarafından engellenmiştir.
Son zamanlarda, Gümrük Muhafaza Teşkilatı ve Jandarma görevlileri tarafından suçüstü yapılan bu tür biyo-hırsızlık girişimlerinin önlenmesinde, resmi görevliler kadar ilgili kamu kuruluşlarına ihbarda bulunan bilinçli ve sorumlu yurttaşlarımızın da rolü büyüktür. Huzurda konuya gerekli duyarlılığı gösteren tüm kuruluş ve ülke insanımıza ve konu üzerine hassasiyetle eğilen Basın Mensuplarına takdir ve tebriklerimizi arz ediyoruz.
Yukarıda gelişmeler, ulusal bitki gen kaynaklarımızın korunması bakımından memnuniyet vericidir. Ancak mevcut kaçakçılık ve genetik kaynakların korunması mevzuatları ile Türkiye’nin bitki gen kaynaklarının izinsiz şekilde yurt dışına çıkarılmasını engellemek mümkün değildir. Nitekim her iki bio-hırsızlık olayının failleri de hemen serbest bırakılmış, yalnızca yurt dışına kaçırmak istedikleri bitki çoğaltım materyallerine el konulmuştur. İlgili tüm mevzuatın bir an önce tamamlanması veya değiştirilmesi gerekir. Ayrıca Tarım Bakanlığına bağlı gen bankalarının geliştirilmesi ve güçlendirilmesi gerekir.
Türkiye sahip olduğu bitki genetik materyallerini her zaman dünya araştırmacılarının kullanımına sunmuş ve bunları insanlık adına paylaşmıştır. Bununla beraber bu paylaşımın Türkiye’nin de tarafı olduğu Gıda ve Tarım Amaçlı Bitki Genetik Kaynakları Uluslar arası Anlaşmasına uygun şekilde yapılması sağlanmalıdır. Anlaşma’ya göre, bir ülkeden diğerine genetik materyal transferi yapılabilmesi için hak sahibi ülkeden izin alınması ve iki ülkenin araştırma kuruluşları arasında uluslar arası geçerliliği olan bir sözleşme imzalanması gerekir. Ayrıca genetik materyalin kullanımından doğacak yararların – hak sahibi hükümran ülkenin röyalti ve patent hakları saklı kalmak üzere- iki taraf arasında adil ve eşit şekilde paylaşımı öngörülmektedir.
Buna rağmen, aynı uluslar arası anlaşmanın altına imza atmış olan ülke vatandaşları Türkiye’de kolaylıkla biyohırsızlık yapabilmekte –muhtemelen yurt içinden bazı kimseler de- onlara yardım edebilmektedir. Türkiye bu hususta iki koldan harekete geçmelidir. Bunlardan birincisi bitki gen kaynaklarımıza bilimsel anlamda sahip çıkma diğeri ise müeyyideler uygulanmasıdır.
Nasıl “Gidemediğin yer senin değildir” diyebilmek mümkünse “ Üstüne kayıt edemediğin ve bilimsel olarak tanımını yapamadığın bitki genetik kaynağı da senin değildir” diyebilmek mümkündür. 5553 Sayılı Tohumculuk Kanunu’nun 2. maddesi “Bitki genetik kaynaklarının kayıt altına alınmasını” öngörmekte olmasına rağmen bu güne kadar bu konuda bir yönetmelik ya da başka mevzuat çıkarılmamıştır. Belli başlı iki gen bankamızın alt yapı, insan gücü, bütçe ve tahsisat imkanları kısıtlıdır. Türkiye gibi binlerce değerli bitki gen kaynağı bulunan bir ülke için yeterli değildir.
Diğer yandan 5607 Sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nu ile biyohırsızlık suçlarına getirilen müeyyideler yeterli değildir. Bu kanuna göre bitki genetik materyalleri gibi “ihracı, lisansa, şarta, izne, kısıntıya veya belli kuruluşların vereceği uygunluk veya yeterlilik belgesine tâbi olan eşyayı aldatıcı işlem ve davranışlarla yurt dışına çıkaran kişiye, eşyanın gümrüklenmiş değerinin yarısı kadar idarî para cezası” verilmesi öngörülmektedir. Bu kanunda değişiklik yapılarak bitki ve hayvan gen kaynaklarını biyo hırsızlık yoluyla yurt dışına kaçıranlara ve yurt içinde bunlara yardımcı olanlara hürriyeti kısıtlayıcı cezalar verilebilmelidir.
Bu gibi olaylarda beklentiler ve çözüm sadece devlete bırakılmaktadır. Haliyle bir türlü vatandaş lehine sonuç elde edilememektedir. Ters lale olayının sonuna kadar takibinde vatandaş ve kamu görevlilerinin iş birliği ile endemik tohumlarımızı kaçırmaya çalışan hırsızlar yakalanmıştır. Aynı gümrük kapısından ilk defa geçen tohum hırsızı ilk bunlar mıdır? Vicdanlarınıza bırakıyoruz.
Türkiye başta Tarım Bakanlığı, Üniversiteler, güvenlik ve gümrük görevlileri ve bilinçli paydaş ve yurttaşlarımızın yapacakları ortak çalışmalar ile ülkemizden yapılan bitki gen kaçakçılığı ve biyolojik hırsızlığın önünü kesmelidir. Bu uğurda alınacak idari tedbirler kadar, önemli bitki genetik kaynaklarının tam bir envanterinin çıkarılması, bitkisel özelliklerinin tanımlanması, kayıt altına alınması, muhafazası ve idamesinin sağlanması şarttır. Bu bağlamda bitki gen bankalarının ödeneklerinin artırılması, alt yapı ve insan gücü kaynaklarının geliştirilmesi ve özellikle bitki genetik kaynakları konusunda mastır ve doktora programlarının sayısının artırılması gereklidir. Tohum Sanayicileri ve Üreticileri Alt Birliği (TSÜAB) olarak ulusal bitki gen kaynaklarımızın korunması hususunda Gen Bankalarımız ve ilgili Araştırma kuruluşlarımızla iş birliği ve dayanışma içerisinde olmak istiyoruz. Bitki gen kaynakları ve genetik materyal yeni ve üstün bitki çeşitleri elde etmede en değerli kaynaktır.
Diğer önemli bir husus ise yabancı araştırma kuruluşları ya da araştırmacılarla ortak çalışma yapan TC vatandaşı araştırıcıların dikkatli davranmalarıdır. Bilindiği gibi bilimsel amaçlı araştırmalar için kullanılacak bitki genetik kaynaklarının yurt dışına çıkarılması için Tarım Bakanlığının mutlaka önceden haberdar edilmesi ve izin alınması gerekir. Hangi ülkeden gelirse gelsin, istismarcı ve kötü niyetli sözde araştırıcılarla, yetkili mercilerden izin ve onay alınmaksızın, ortak materyal toplama ve yurt dışına gönderme hususunda iş birliğine girmeye hiç kimsenin hakkı yoktur.
Devamında basın bildirimiz hazırlanırken İstanbul Belediye Başkanımızın ters laleler konusundaki duyarlılığı ile ilgili sözleri ve derhal Erzurum’a bir ekip yollamış olması camiamızda dalgalanarak bizleri son derece duygulandırdı sevindirdi. Kadir Topbaş beyefendiye ve çalışan kardeşlerimize takdir ve teşekkürlerimizi ifade ediyoruz. Bu bağlamda milli tohumculuğumuzu baltalamak için maalesef milli ve dini motiflerimizi süslü sözlere serpiştirerek halkı aldatan medya maymunları bir yandan; dışarıdan gelen hırsızlar bir yandan eğer uyanabilirsek ve rehavetimizi bırakabilirsek hala pek çok şey için geç değil. İstiklal Marşını kaleme alan Mehmet Akif Ersoy’un dizeleri duygularımıza tercüman olmaktadır:
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın...
Bastığın yerleri "toprak!" diyerek geçme, tanı:
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.
Türk Tohumu sabote edilerek ebter benzetmeleri yapılmaktadır. Bu yakışıksız benzetme Peygamber efendimize yapılmıştı. Tohuma hükmeden geleceğe hükmedecektir. Silah sanayicilerinin sektörlerinde oluşturdukları örnekte görüldüğü gibi, tohumun değerini bizden önce tespit eden ve dünyayı parmaklarında oynatan tohum sanayicileri de tohum sektörünün kartellerini oluşturmuşlardır. Yaptığımız araştırmalar yurt dışı güdümlü bazı ekran maymunları Türk tohum firmalarının piyasa değerini düşürüp bu alanda milli tohum sanayinin önünü devrim arabası misali kesip yok pahasına alıp boğazımızdan geçecek her lokmayı istediği fiyattan satacak ya da hiç vermeyeceklerdir. Ülke tohumculuğunu bitirip ödemelerini aldıkları büyük uluslu şirketlere peşkeş çekilmesinin düğmesine basan ekran fareleri sanırım ülkemizin gemisini artık terk edeceklerdir.
Sayın basın mensupları son hırsızlık olayında siz değerli basın mensuplarını düşmana ilk kurşunu sıkan Şehit Gazeteci Hasan Tahsin’e benzetiyoruz. Onun düşmana sıktığı kurşun Çanakkale’de atılan kurşunun aynısı idi. Ve aynı kurşun bu gün sizlerin kalem ve objektiflerinde mana bulmuştur. Sizlerin yapmış olduğu bu özverili çalışmaları, bu acı haberin ülke lehine çevrilmesi için bir fırsat olarak değerlendirmekteyiz. Sizlere hassaten milletimiz adına şükranlarımızı sunuyoruz. Tarih: 22-Haziran-2011 Buğday Derneği (yazısından alıntı)
Düzenleyen dag11 : 27-07-2014 saat 11:05
Neden: alıntı olduğunu belirtmek için
|