View Single Post
Eski 02-03-2014, 11:00   #1787
Güler
Moderatör
 
Güler's Avatar
 
Giriş Tarihi: 26-04-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 28,411
Sevgili YeniGine, önce azmine hayran olduğumu belirtmek isterim.
Bitkiyi sevmek budur işte. Balkonlardaki saksılarında, site içi kendi tabirin olan; adalarında onlara hayat vermek için adeta çırpındığını görüyorum. Karşılaştığın zorluklara rağmen yılmadan tek başına mücadeleni sürdürüyorsun.
Sana kolaylıklar dilerim.

Soğanlı bitkileri sevdiğini biliyorum. Sümbüllerin eski senelere nazaran dolu dolu açmadığından şikâyet ediyorsun. Sana kendi bahçemdeki uygulamalarımdan kısaca bahsedeyim.

Ben de sümbül ve nergis soğanlarını kışın yerlerinden sökerek muhafaza etmiyorum.
Çiçeklenmeleri tamamen bitince sadece çiçek saplarını dipten kesiyor, yapraklarına hiç dokunmuyorum. Hatta onları buket gibi yaparak bağlıyorum kendi kendilerine iyice sararıp gitmelerini bekliyorum. Bu arada sulamayı azaltıyorum ama ertesi sene soğan gücünü - besinini bu yapraklardan alacağı için az az sulama suyuna güçlendirici soğan gübresi veriyorum ki bütün marketlerde çeşitli markalarda bulabilirsin.

2 veya 3 senedebir soğan çukurunu açarak ana soğanın doğurduğu yavruları ayırıyorum, bırakırsan bu yavrular anayı yerler, ana güçsüzleşir çiçekleri azalır. Çukurlarına taze topraklı gübreli karışım koyarak ana soğanları ekiyor, yavrular için de ayrı çukurlar hazırlıyorum.

Gelelim güllerine.
Güllerini inceledim. Çok yapraklı olmuşlar veya ben fotoğrafta öyle görüyorum. Budama yaparken dikkat edeceğin şey, gülün her dalının rahat güneş almasını sağlamak. Aynen kullandığımız yağmur şemsiyesini ters çevir, işte budanmadan sonraki şekil öyle olmalı.

Yapraklarının sıkış sıkış olması bitkinin yeterli hava almasına da engel olur. Güller gün boyu güneş ve hava almayı severler.
Sulama yaparken suyun yapraklara gelmemesine dikkat etmelisin, yaprak üzerinde kalan su lekeleri güneşle beraber yanıklar yapabilir. Mümkünse güllerini sabah erken saatlerde sulamaya gayret et ki bitki geceye kuru girsin. Bu durum mantarı ve küllemeyi nisbeten azaltır.

Ben güllerin yeni yeni yapraklanmaya başlaması sırasında kükürt ve 10-15 gün sonra da bakırlı bir ilaç yaparım. Kara leke ve pas hastalığının ilk mücadelesi olur.

Yaprak ve filizlerin çoğalması ile hemen hemen koloniler halinde yaprak bitlerini görürsün bu durum gül tomurcuklarının gelişmesini durdurur. Yeşil yeşil her tarafta görürsün. Bunun için de mutlaka 15 gün ara ile en az iki defa böcek (insektisit) ilacı kullanman gerekir. Kullanma dozu ve nasıl olacağı mutlaka şişe veya kutu üzerinde yazar. Aynı ilacı devamlı kullanma bu sefer örneğin Arrivo kullanmış isen ikinci sefer başka bir insektisit dene ki bağışıklık kazanmasınlar 3. veya 4. sefer yine Arrivo kullanırsın. Değiştire değiştire kullanmakta fayda var.

Güllerde pas-kara leke ve külleme de büyük derttir. Başta önlem almazsanız zorlanırsınız.

Ben bunlarda da yine münavebe ile değişik ilaçlar kullanırım ki bağışıklık kazanmasınlar.

Gül yapraklarında hatta sürgün ve tomurcuklarında çok rastlarız külleme hastalığına.
Hastalıklı yapraklarda solgun renklere rastlarız, kıvrılmalar ve sertleşmeler olur. Beyazlaşma olur bazen de hafiften kızarırlar.
Böyle durumla karşılaştığında sulamayı azaltmalı eğer yapıyorsan sisli sulamayı mutlaka kesmelisin. Hastalıklı kısımlar çok yayılmış ise budamalısın.
Ben ilaç olarak Topas veya Cosavet kullanıyorum.

Pas hastalığında yaprak arkalarında portakal renginde noktalar görürsün, daha sonra bunlar hızla yayılır. Böyle yaprakları mutlaka bitkiden toplaman ve yakman gerekir.
Bunun için de kullandığım ilaç Antrocaol WP70. Bu ilacı karaleke için de kullanabilirsin.

Güllerde rastladığın tırtıllar için de Delfin kullan. Tesirli ve zehirsizdir.

Bazen yapraklarda bir yapış yapışıklık görürsün. Ellediğinde bu yapışkanlık eline bile gelir, onu da yapan bir zararlıdır. Bu durumda insektisit kullanmalısın.

Gül ortalarına dadanan, ve spermleri yiyerek gülün açmasına mani olan, goncaların açmadan büyümelerini engelleyen benim de dozdoz diye adlandırdığım uçan, başbarmağınızın tırnağı büyüklüğünde böcekler vardır. İşte onlar tam bir başbelâsıdır.
Ne ilaç fayda eder, ne de sarsarak gülden uçmasını sağlamanız. Tek tek topayarak elle mücadele etmek zorundasınız.

Sizin güllere baktım. Yerinizde olsam yaprakların bir kısmını alırdım.
Bitkinin orta dallarından biraz alın, bitki fazla ışık ve hava alsın.

Yaşlı dalların ucunda en fazla 2 adet tek yıllık sürgün bırakın.

Bazı dal gövdelerinde sararma veya kahverengileşme görünür. Buradan bıraz kestiğinizde kesim yerinin beyaz olması gerekir. İçi boş ise veya kesim yeri beyaz değilse, beyaz yere gelene kadar kesmeniz gerekir.

Açması hemen hemen bitmiş, solmuş çiçekleri mutlaka bitkiden ayırmak gerekir. Biliyorum ki çoğumuz acırız, kıyamayız bunu yapamayız ama, yapalım ki bitki daha çok güç toplasın.

Bitkiye zaman zaman gübre takviyesi yapılmalıdır.
Bitkinin büyümesi durmuş ise, yavaşlamış ise, sürgün boyları kısa ise buna ihtiyaç hisseder.
Cılız bir görünüm sergiliyorsa sararma başlamış ise azot eksikliği vardır, azot eksik değil ise yapraklar yemyeşildir.
Azot fazla ise, yapraklarda-bitki saplarında gevşeklik hissedersiniz, bu durumda potasyumla takviye etmeniz gerekir.

Bitkinizde potasyum eksik ise yapraklar daha erken dökülmeye başlar ve yaprak formları bozuktur. Uçlardan başlayan kenarlara doğru sararma görürsünüz.

Sevgili YeniGine, aklıma gelenleri paylaştım, yine de sormak istediğin şeyler varsa sor, bildiklerimi paylaşırım. Yine de belirtmek isterim ki ben bu işin eğitimini almadım. Burada paylaştıklarım kendi bahçemde tatbik ettiklerimdir.

Güler Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön