|
Teşekkürler Sayın Ankafar.
Basınçlı sistemlere pek girmek istemiyorum. Hem kurulumu hem işletimi zor. Tıkanma sorunları orada da var. Envor epey şikayet etmişti denemesi sırasında diye hatırlıyorum.
Bu ultrasonik uygulamalar amatör/ev işi için daha pratik görünüyor. Nozzle tıkanması gibi olmuyor herhalde de, (bir ev tipi nemlendirici kılavuzundan okumuştum, normal suda bile) vericide kireçlenme olabiliyor (sanırım titreşimi etkiliyor / artık çok yüksek frekansda titreşim yapamıyor), ara sıra sirkeli su ile çözmek lazım demiş; bizim tuzlu sular iki günde duman edebilir. Ama sanırım NASA bu konuda ciddi ciddi çalışıyor. Enerji, su ve besin kullanımı bakımından en ekonomik olanı gibi.
Bir de MIST - FOG ayırımı yapanlar var. Basınçlı sitemle çalışan MIST uygulamalarının oksijen bakımından daha zengin olduğu söyleniyor. NFT ve bazı DWR sistemde eğer bitki oksijeni köklerin açıktaki kısmından alıyorsa FOG uygulamasında oksijen neden az olsun pek anlamış değilim. Sizinki sanırım MIST sınıfına giriyor. Bu konuları denemiş / görmüş olmalısınız.
Tanecik küçüldükçe üçüncü ve dördüncü düzey kökler (kılcal kökçükler-tüycükler) oluşuyor, besin emme verimini de artıran bu diye okumuştum bir yerlerde. Kazık köklü olan bir bitki salkım köklü gelişirse (fiziksel tutunma dışında) ne mahsuru var? Yani ortam hidroponic ise, besinleri biz sağlıyorsak, sadece beslenme açısından bakarsak yine de sakıncası var mı? Hatta şimdi bir taraftan, tohumdan üretmek yerine çelikten domates deniyorum. Çelikten üretim genelde salkım köklenmeyi özendiriyor. Çok daha kısa sürede çok daha "iyi" köklenmiş, daha gelişmiş bir fide elde etmek mümkün. Ama "Bitki Yorgunluğu" diye birşey var mıdır, yine hydroponic ortam için geçerli midir bilemiyorum. Sonuçları görünce anlayacağız.
Deneyecek çok şey var. Okudukça garip garip fikirler geliyor aklıma...
|