Sevgili Güler hanım bahçenizi gezerken ürün çeşitliliğinizin ne kadar çok olduğunu gördüm. Mümkün oldukça yerel çeşitlere ağırlık vermişsiniz. Ben de öyle yapmayı düşünüyorum. Yerel deyip de bahçemin bulunduğu yörede yetişmeyecek bir ürünün bahçemde olmasını istemiyorum. Hem yetiştirmesini bilemeyeceğimi hem de ürünün bu coğrafyaya uymayacağını düşünüyorum.
Bu arada Osmanlı çileği olarak yetiştirdiğiniz çilek şekil itibariyle benim Osmanlıya çok benziyor. Ancak benimki biraz daha kırmızı oluyor. Çok fazla tatlı değil ama kokusu muhteşem. Sanırım benimki diğerleri ile tozlaşarak biraz değişmiş olabilir.
Hasekeki küpeleriniz çok güzeldi. her yıl daha da çoğalmışlar. Ben de de var ama sadece pembe yalın katlı ve katmerli olanından. Mavi ve eflatun olanları çok hoşuma gitti.
Eşinizin yetiştirdiği kiloluk domateslere eşimle beraber bittik. Ben de de pembe var ama bu kadar büyük olmuyor. Yetiştirenin elinden olsa gerek. Eşinizin sebze bahçesindeki düzen ve sebzelerdeki sağlık bizi büyüledi. Ne yapsak hastalıktan kurtaramıyoruz. Mümkün mertebe ilaç atmadan organik yöntemlerle yapalım diyoruz ama olmuyor. Belki toprak yıllar içinde ilaçsızlığa alışır ve bitkiler kendi kendilerini koruyabilir hale gelir. Ümit işte
