Boynuzlu dev yılan hikayesini benimde anneannem anlatırdı, ufak bir detay dışında aynı sanırım.Bu yılan malumunuz dev olduğundan ve gören! çok az olduğu için toprak altından hiç çıkmadığı kesindir.O yüzden hikayede toprak altında yaşayan yılanımız sel denebilecek kadar çok yağmur yağdığı bir gün o sel suları ile toprağın altından çıkmış, bir ağacın dibinde anneannem tarafından görülmüş (kendisi çocukmuş o vakit).Aynı yere yağmur dinince tekrar bakan anneannem yılanı görememiş.Ha bu arada yılan göğ keçemen gibiymiş yani yemyeşil
(tokat-niksar)
Bir de babaannemin anlattığı yaşanmış hikaye var.Şöyle ki;
Amca ve halalarım henüz çocuk iken dışarda harmanda oynuyorlarmış.En büyükleri olan amcamda elinde nacakla (küçük balta) bir dalı buduyormuş.O zaman henüz çok küçük olan halam sanırım otlara fazla yanaşmış ve kol kalınlığında bir yılanı görüp çığlık atmış. Nacakla peşine düşen amcam yılanı ortadan ikiye kesmiş ancak yılanın baş tarafı kaçmış. Hikayenin heyecanlı kısmı burada başlıyor; 1 yıl sonra yine harmanda oyalanan amca ve halalarıma işte o yılan saldırmış.Bir yıl beklemiş ancak unutmamış.Üstelik kuyruksuz olduğundan arazinin eğimiyle de birlikte hoplaya hoplaya geliyormuş. Neyse sonunda dedem başını ezip öldürmüş. Biraz hüzünlü gelmiştir bu hikaye bana."Yılanın hazin sonu."
(ordu-fatsa)