Kuruyemişci'de çuval içinde keçiboynuzlarını gördüğümde, çocukluğumda köyümüze gelen satıcıyı hatırlamıştım.. Eşek sırtında, heybelerinde keçiboynuzları.. Sevinçten deliye dönerdik..
Kızıma anlattığımda, şaşkın şaşkın yüzüme baktı.. Bilmiyordu ki, çocukluğumun geçtiği, bir yanında gazel toplamaya gittiğimiz orman, diğer yanında şırıl şırıl akan bir dere olan köyümüzde, raflarında çeşit çeşit çukulatalar olan bir küçük dükkan bile yoktu..
Çocuklarımın, o ormanın kokusunu, o derenin sesini, o keçiboynuzunun tadını bilmeden büyümesine üzülüyorum..
|