Burası alt bahçemiz, evin önceki sahipleri bu alana binayı genişletme amaçlı temel atmışlar, belediye de kolonları yıktırmış. Alt kısımdaki beton o kadar kalın ki kaldırmak mümkün olmadı, bu kısma doğal taş döşeyip bir oturma köşesi oluşturacaktım ama belediye toprak dolduracaksın diye tutturdu. Sonra bu alanı da yeşillendirdim.
"Biz de sizin gibi düşünüyoruz, her yeri yeşillendireceğiz" dediksek de ikna edemedik. Mecburen toprağı doldurduk yoksa inşaata mühür vuracaklardı.
El çabukluğu ve ikna turlarının sonunda (çok yıpratıcı bir süreçti, inşaat bu kadar yormadı bizi)
Bir gün içinde toprağı kenara alıp, kilitli tuğlaları örmeye başladık.
3-4 gün içinde bitmiş, toprağı doldurulmuş, bitkileri dikilmişti. (mecburiyetten)
Burayı da önceki inşaatan artan Denizli travertenleriyle kapladık.
Eşim buraya amfi tiyatro diyor.
Eğimli bahçe düzenlemelerini araştırırken yabancı bir dergide
bu uygulamanın benzerini görmüş ve gördüğüm anda "İşte bu..." demiştim. Manzaraya en hakim yer burası... (Minderleri hatırlarsınız, eskileri değerlendirdim) En üste Doğu Ladini, bir alta Fenix (Phoenix canariensis), bir alta Berberis, en alta ise Phormium, Escallonia ve tohumdan yetiştirdiğim Zinniaları, Kamil Bey'in Lisianthuslarını, Zambaklarını, Bodrum Papatyalarını diktim. Diğer tarafa da Oya Ağacı, 4 adet Defne, 2 adet Osmanthus ve Imperata cylindrical (Kırmızı Yapraklı Saz) diktim. Bitkiler henüz yerlerine adapte olup yayılamadılar ama sonbaharda hareketlenmeler başlar sanıyorum.