Araçlar

Bookmark and Share




Bir Tek Ağaç Gibi

ister bozkırın ortasında tek başına ol
ister kavruluyor olsun yaprakların sıcaktan
istersen bir ormanın karanlığına salmış ol köklerini
bütün mesele bir ağaç gibi olabilmekte
durup bakabilmekte gözlerine hayatın

Rüzgarın okşamalarıyla bir kedi gibi sessizce mırıldanan, güneşle canlanan, soğuk ve kasvetli havalarda kabuğuna çekilip dinlenen ağaçlara hep özendim. Bir ağacın dingin ve sessiz bilgeliğine, dışarıdaki değişken hava koşullarına onurunu yitirmeden, kolayca uyum sağlama becerilerine sahip olabilmeyi çok isterdim.

Aynı yerde yıllarca bekleyerek, varoluş amaçlarını gerçekleştirmek için sabırla savaşmaları, inatla bulundukları yere kök salmak için her türlü engeli aşmaları ama aynı zamanda, doğanın dayattığı dış koşullara kayıtsız şartsız boyun eğmeleri... İlk bakışta bir çelişki gibi görünen ağaçlardaki bu savaşçılık-teslimiyetçilik özelliği, bence hayatta alınabilecek en önemli derslerden birini oluşturuyor.

Bence ağaçların bu özelliği, doğanın özünde bulunan en olumlu davranış biçimidir. Kesinlikle imrenilmesi gereken bir davranış biçimi: "Sınırlarının içinde kalan alanda elinden gelenin en iyisini yaparak, sonuna kadar mücadele etmek ve sınırlarının dışında kalan alanda, bireysel etki alanına girmeyen uyaranlara körü körüne teslim olmak."

Bireysel gelişim psikolojisi literatürüne "çiftçi ilkesi" adıyla yerleşmiş olan bu kavram, ağaçların davranışına tıpatıp uymaktadır. Bir çiftçi ürün almak için tarlasını sürer, tohumunu eker, sulama ve gübreleme gibi elinden gelen her türlü çabayı gösterir. Ancak çiftçinin sınırlarının ve etki alanının dışında kalan etkenlerin –kuraklık, sel, yangın gibi-, bütün çabalara rağmen ürünü yok etmesi her zaman mümkündür. Bir çiftçi, tıpkı ağaçlar gibi, iradesinin dışında gelişebilecek olumsuz durumları hiç hesaba katmadan, elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışır.

Bir ağacın amacı falan yoktur aslında. Sadece yaşamaya çalışır. İçinde bulunduğu anda, onu etkileyen dış şartların gerektirdiklerine boyun eğer gibi görünse de, aslında -burada ve şimdi- yi yaşamaya çalışır. Sonuca değil sürece odaklanır. Ne geçmiş ne de gelecek kaygısı taşımadığı için, her zaman hayatın içindedir ve doğrudan onun gözlerinin içine bakar.

Hiç hareket etmediği ve hep aynı yere bağımlı olduğu şeklindeki zavallı düşüncenin tersine, kendisini özgürce hayatın içine bırakır.

Evimin salon penceresine dallarını uzatmış bir erik ağacı var. Neredeyse yere doksan derece dik olan bir toprak parçasının üzerinde, büyük olasılıkla balkonların birinden atılan bir çekirdekten büyümüş olmalı. Salon penceresini her açtığımda, bu ağacın dallarıyla karşılaşıyorum. Bu nedenle, hemen hemen her gün onu gözlemleyebilme şansım var.

Sonbaharda soğuk rüzgarlar esmeye başladığında hüzünlenir; yazgısına boyun eğer ve yaprakları sararıp solmaya, dökülmeye başlar.

Kar yağdığında, kurumuş dallarıyla bir ölüye benzese de, aslında sessizce hayatın kederli tarafını yaşamaya, hissetmeye çalışmaktadır. Bunun gelip geçici olduğunu, sonsuza kadar sürmeyeceğini içten içe bilir. Bu yüzden, kabuğuna çekilip sabırla bekler.

Bahar geldiğinde, güneşin parlak ışıkları sevincini ve coşkusunu uyandırır. Heyecanla filizlenip, çiçek açarak neşeyle gülümsemeye başlar. Yüzüne renk gelir. Mutluluğu yaşama fırsatını kaçırmaz. Hayatın hiçbir anının ertelenemeyeceğini, o anda yaşanmayanların bir daha asla geri gelmeyeceğinin farkındadır.

Sürekli sonsuza kadar yinelenen bir kısır döngü gibi görünen bu bıktırıcı, usandırıcı yinelenmeler sırasında dalları pencereme her yıl biraz daha yaklaşıyor. Biraz daha büyüyor.

Filizlenmesine yol açan tohumunun düşeceği yeri kendisi seçmediği halde, düştüğü yerden asla şikayetçi olmadan, gelişmesine elverişli şartları bulduğunda, kararlı ve kendinden emin şekilde yavaş yavaş gelişmesine devam ediyor. Bulunduğu yeri değiştirmeye çalışmadan, sadece kendini geliştirmeye çalışıyor. Kendiliğinden ve hiç zorlanmadan yapması gerekenleri buluyor. Gövdesi her geçen gün biraz daha kalınlaşırken, çevrede bulunan kayalar ve toprak parçaları, eninde sonunda onun iradesine saygı duyup, köklerine yer açıyorlar.

İşte bu yüzden, bahçedeki bu erik ağacının davranışlarını, zor durumlarla karşılaştığımda beni rahatlatması için örnek almaya karar verdim. Bunaldığım zamanlarda, aşağıdaki şiiri içimden sessizce tekrarlayacağım. Doğru kararları vermekte bana yardımcı olacağından kesinlikle eminim.

duruşuyla
yalnızlığıyla
karanlığa tutunan dallarıyla
yukarı uzanan kollarıyla
çorak bir tepenin üstünde inatla kayaları parçalayan
bir tek ağaç gibi ol
bir tek ağaç gibi

Faris- 07/04/2005
07-04-2005
Yazılım vBadvanced CMPS, Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024