Araçlar

Bookmark and Share




Farklı Açılardan Anıt Ağaçlar

ANITSAL AĞAÇLARIN DEĞİŞİK AÇILARDAN İRDELENMESİ

Anıtsal nitelikli ağaçları korunmaya değer ağaçlardan ayırabilmek için, ağaçlara anıtsal nitelik kazandıran yönlerin iyi anlaşılması gerekir. Bu bağlamdaki açıklamalar aşağıda yapılmıştır.

Fiziksel Boyutlar İtibariyle Anıt Ağaçlar



Anıt ağaç ve orman parçalarının birey ve toplum psikolojisi üzerindeki etkileri, genelde bunların hem cinslerine oranla daha extrem boyutlu ve uzun ömürlü olmalarından kaynaklanmaktadır. Gerçekten de boyutları ve insan ömrüne oranla 15-20 kata ulaşan yaşları ile bu ağaçlar insan ruhu ve bilincinde önce merak ve hayranlık, sonra da takdir ve saygınlık duygusu uyandırmaktadır. Nitekim, bugün dünyaca ünlü Sekoyaların fiziksel ölçütler dışında hiçbir özelliği bulunmamaktadır. Yurdumuz ormanlarının yüksek dağlık kesimlerinde insan etkisinden uzak kaldığı için günümüze gelebilmiş tüm anıtsal ağaçlar bu gruba girmektedir.

Bu ağaçların zaman içinde boyutları değişip görkemleri arttıkça, birey ve toplum psikolojisi üzerinde bıraktığı etki de yükselmektedir. Yükselen bu etki ağacı daha da anıtlaştırmakta, anıtlaşan ağaç toplumu daha çok etkilenmektedir. Böylece; toplum ve anıt ağacı arasında, zaman içinde karşılıklı bir etkileşim süreci oluşmaktadır. Ağacın doğal ömrüne koşut bu etki daha da evrenselleşmekte ve dil, din, ırk ve zaman gözetmeksizin ilk insandan çağdaş topluma herkesi etkilemektedir. Bu duygular genç dimağlarda bir taraftan, soya bağlılık, yurt ve ulus sevgisi kavramlarının doğup gelişmesine yardımcı olurken, diğer taraftan tüm toplumda doğa sevgisi ve çevre bilincinin oluşum sürecini hızlandırmaktadır.

Tarihsel Yönü İle Anıt Ağaçlar



Normal insan ömrünün 15-20 katı uzunluğunda yaşam sürecine sahip olan anıt ağaçlar, artık unutulmuş zamanların karanlık tüneli içinden süzülüp gelen 900-1000 yıllık hayatları boyunca nice tarihsel olaylara tanık olur. Tarihsel süreç içinde çeşitli olayların anısına dikilen bazı ağaçlar hayatiyetini bugün de sürdürerek, o günlerin coşku ve heyecanını günümüze taşımaktadır. Tarih ve kültür mirasımızın en kıymetli varlıkları olan bu ağaçların bir bölümü bulunduğu yere doğal olarak kendiliğinden gelmiştir.

Ancak, tanık oldukları tarihsel olaylarla bütünleşerek toplum belleğinde öylesine yer etmiştir ki, yöresel ve ulusal tarih içinde bazı toplumsal olaylar tarih sayfalarındaki yerini bu ağaçların adı ile alabilmiştir. Domaniç'deki Mızıkçam, Bursa'daki Alufeli Çınar, Hatay-Bedirge'deki Yavuz Selim Meşesi, Bugün artık yaşamayan İstanbul Sultanahmet'deki Şecer-i Vak vak Çınarı gibi, Osmanlı Tarihi böyle ağaçlara ilişkin çok sayıda örnek ile doludur

Folklorik Yönü İle Anıt Ağaçlar

Anıt ağaçların pek çoğu, yöresel folklör açısından da kimi özelliklere sahiptir. Kimi hüzünlü, kimi neşeli öykülere konu olan böyle ağaçların özgün örneklerini Anadolu'nun her yerinde görmek mümkündür. Antalya-İbradı'nın Kestaneleri, İstanbul Gülhane'deki Taşlıçınar ve İzmir-Beyköy, Beydağındaki Mengerli Çınarı gibi.

Mistik Yönü İle Anıt Ağaçlar

Çevremizdeki mistik ve kutsal mekanlarda, eski külliyelerde, köşk ve saray bahçelerinde sıkca karşılaştığımız yaşlı ağaçlar, devasa gövdelerinde zaman içinde ortaya çıkan ilginç patalojik oluşumlardan ötürü, birey ve toplum belleğinde kimi simgeleri çağrıştırır. Böylece, bazen umut olur insanlara, kendisinden mucizeler beklenir (Örneğin Bolu Güvemköydeki Uşaklı çam ). Bazen de insan ruhunun derinliklerinde uyandırdığı mistik duygular ile uhreviyetin ve sükunun temsilcisi oluverir. (Kütahya Domaniç'deki Çoban Murat Çamı).

Mitolojik Yönü İle Anıt Ağaçlar

Bilindiği üzere, kültür mirasımızın bir başka öğesi de hayal ve gerçeğin birbirine karıştığı destanlardır. Tarihsel çağlar içinde geriye gittiğimizde, her büyük imparatorluğun kuruluş yıllarını anlatan bir destanı olduğunu görürüz. Örneğin, Roma İmparatorluğunu ele alırsak, temelinde ilk taş olarak Remus ve Romulus kardeşleri emziren bir dişi kurt buluruz. Aynı kurt, biraz değişik biçimde Göktürk İmparatorluğunun kuruluşunu anlatan Ergenekon Destanında da karşımıza çıkar. Ancak, bu ilk taş ve harç her zaman hayvan motifi olmaz elbette. Kimi zaman ulu ağaçlar da çıkar karşımıza bir milletin atası olarak. Nitekim; ünlü Türk Destanı Oğuzname'de bir çift ulu Kayının bütün Oğuz neslinin atası sayılacak kadar efsaneleştiği görülür. Aynı destanın bir başka yerinde ise, Oğuz Kağan'ın güzel eşini, göl ortasındaki dev bir ağacın kovuğunda bulduğundan söz edilir .

Tüm büyük imparatorluklarda olduğu gibi, Osmanlı İmparatorluğunun Kuruluş Destanı'nda da dev bir ağaç simgesi ile karşılaşırız. 600 yıldan uzun yaşayan bu imparatorluğun ilk günlerini anlatan bu destanda belirtildiğine göre, genç cengaver Osman Bey, bir gün toprak komşularından Şeyh Edebalı'nın evine konuk olur. O gece gördüğü düşünde Şeyhin göğsünden doğarak yükselen bir ay , ışıklar saçarak Osman Bey'in göğsüne girer. Ay'ın girdiği yerde bir çınar ağacı yeşerir. Süratle büyür ve etrafına uzattığı dallar ile bir ulu ağaç olur. Dağlar, ovalar, dereler, akarsular bu ulu ağacın gölgesi altında kalır. Düşü yorumlayan Şeyh, Osman Bey'e dünyaya hükmeden bir devlet kuracağını müjdeler.

Genel Kültür ve Sanata Katkı Yönü İle Anıt Ağaçlar

Devasa boyutlu yaşlı ağaçlar insanlığın tüm tarihi boyunca toplumların dikkatini çekmiştir. İlkel klanlar, böyle ağaçları doğrudan totem kabul etmiştir. Böylece, kendi kabilelerinin ömrünün de o ağacın ömrü kadar uzun olacağına inanmıştır. Bu yaklaşım Lübnanlılarca da kabul görmüş ve kurulan ülke bayrağı yaşlı bir Sedir ağacı ile süslenmiştir. Keza, uluslararası dostlukları ve uzun ömürlü bir dünya barışı arzusunu ifade için, 1945 Yılında San Fransisko'da yapılan Birleşmiş Milletler toplantısında üye ülkeler delegasyonuna Sekoya tohumları dağıtılması da aynı düşünce ürünüdür.

Ağaç tohum ve fidanlarının bu amaçla kullanımı neredeyse tüm uluslar arası toplantıların değişmez seramonisi haline gelmiştir. Nitekim, 1991 Yılında Fransa'da yapılan Dünya Ormancılık Kongresinde de anıtsal nitelikli Meşelerin bulunduğu Bellamy Ormanında tüm ülkeler ağaç dikmiştir. Son zamanlarda nikah törenlerinde davetlilere fidan verme davranışını da yine aynı düşüncenin daha küçük ve fakat çok yaygın bir başka yansıması biçiminde yorumlamak gerekir.

Kültür mirasımızın bu yaşayan temsilcilerinin bireysel duygulara tercüman olduğu da gözlenir zaman zaman. Şiirler yazılır, şarkılar bestelenir onlar için . Küçükçamlıca Tepesi'ndeki " Aşıklar Çınarı " örneğin. Gölgesinde elele ve dizdize saatlerce oturulurken kurulan hayalleri sonradan unutan vefasız sevgiliye , yüreklerden yükselen o coşku dolu anları yeniden anımsatmak için besteciye ilham kaynağı olmuştur. Bursa Orhan Camii avlusundaki "Eskicibaba Çınarı " ise; sıcak yaz günlerinin boğucu etkisini yaşlı Çınarları serin atmosferinde geçiştirirken, kutsal ve mistik mekanların insan ruhunun derinliklerinde kıpırdattığı mistisizmi Bursa'da Zaman adlı şiirinde anlatan Ahmet Hamdi Tanpınar'a ilham vermiştir.

Çevre Koruma ve Bilimsel Araştırmalara Katkı Yönü İle Anıt Ağaçlar

Anıt ağaç ve orman parçalarının insan üzerindeki etkisi sadece bu sosyo-kültürel yönlerle sınırlı değil kuşkusuz. Doğa ve doğal çevre ile ilgili fen bilimlerine ve çevre korumasına yaptığı katkılar da en az bunlar kadar önemlidir. Şöyle ki :
  • Sarp arazilerde ve üst orman zonlarında bulunan anıt ormanlar buralarda toprak taşınmasını ve çığların oluşmasını önler ;
  • Kar erimesini geciktirerek su ekonomisini düzenler;
  • Özel koruma altına alındıkları için, yabanıl hayatın gelişip çeşitlenmesine yardımcı olur ;
  • Doğal ömürlerinin üst sınırına gelmiş bireyleri ile, hem ilgili ağaç türleri için birer gen havuzu işlevi görür, hem de orman kaynaklarının planlanması sırasında gerekli olan fiziksel idare süreleri hakkında planlamacıya fikir verir ;
  • Dendroklimatolojik araştırmalar için doğal materyal sağlayarak, geriye dönük iklim tahminlerine ışık tutar
  • Görkemli ve uzun ömürlü bireylerinin insan psikolojisi üzerinde yaptığı mistik etki ile, hem genç dimağlarda vatan sevgisi ve soya bağlılık duygularının uyanıp gelişmesine, hem de doğaya saygı ve çevre konusunda bilinçlenmesine yardımcı olur.
Eko -Turizm Açısından Anıt Ağaçlar

Ünlü tatil yörelerine büyük gruplar halinde yapılan klasik turizm aktivitelerinin doğal ve kültürel kaynaklar üzerindeki olumsuz etkilerinin yıkıcı boyutlara ulaşması, turizmcileri alternatif aktivite arayışlarına zorlamıştır. Özellikle son yıllarda ortaya atılan sürdürülebilir kalkınma kavramının da etkisiyle turizm aktivitelerinde "koruyarak yararlanma" düşüncesinin giderek ağırlık kazanması ekoturizm ya da ekolojik turizm olarak tanımlanan yeni bir turizm anlayışını gündeme getirmiştir. Değişik kaynaklarda yeşil turizm, doğa turizmi, yayla ve dağ turizmi olarak da ifade edilen bu turizm biçimi, Uluslararası Doğa Koruma Birliği (IUCN) tarafından "Eylenmeyi, doğayı ve kültürel kaynakları anlayarak korumayı destekleyen, düşük züyaretçi etkisi olan ve yerel halka sosyo-ekonomik yarar sağlayan, bozulmamış doğal alanlara yapılan çevresel açıdan sorumlu seyahat ve ziyaret" biçiminde tanımlanmaktadır.

Bu tanımın içeriğinden de anlaşılacağı üzere ekoturizm kavramı; klasik kitle turizminden farklı olarak, doğal çevre ve kültürün önemini kavrayıp onu korumayı ilke edinen az sayıdaki bilinçli kişilerin oluşturduğu küçük grupların yasal güvence ile koruma altına alınan özgün ve bozulmamış doğal alanlara yaptığı ziyaretleri kapsamaktadır. Bu turizmi diğerlerinden ayıran en belirgin özellik, katılımcıların doğaya ve otantik kültüre saygılı olması ve gezi programlarının sadece korunan alanları kapsamasıdır.



Anıtsal niteliğe sahip tek ağaç ve orman parçaları ulusal kültür, yöresel tarih ve folklorik açıdan büyük önem taşıdığı için, popüleritesi her geçen gün artmaktadır. Bulunduğu yere ayrıcalık katan bu canlı miras, yeşili koruma tutkusunun ibadet düzeyine ulaştığı ve çevre koruma etkinliklerinin ön plana çıktığı günümüzde, trendi belirgin bir biçimde yükselen "Eko-Turizm" olgusu için de önemli bir kaynak değerine sahiptir. Nitekim; Kaliforniya'daki Sekoyalar başta olmak üzere değişik ülkelerdeki ulusal parklarda bulunan anıtsal ağaçlar her yıl binlerce doğa-sever turistin gezi programlarının olmazsa olmaz ziyaret noktaları arasında yer almaktadır. 1989 yılında ABD de bu parkları ziyaret eden turist sayının 170 milyon olduğu bildirilmektedir.

Alternatif turizm etkinliklerinden birisi de bilimsel turizmdir. Katılımcıları bilim adamı ve araştırıcılardan oluşan bu turizm biçimi, egitim-öğretim ve bilimsel araştırma amaçları ile yapılmaktadır.

Ağaçların yıllık büyümelerini gösteren yıllık halkalar adeta ait olduğu yılın iklim aynasıdır. Yağışların bol, sıcaklığın uygun olduğu yılların yıllık halkaları, kurak ve sıcak periyotlara oranla daha geniştir. Bir başka anlatımla, ağaçların geçmiş yıllara ait yıllık halkalarına bakarak o yılın hava hallerinin tahmini kolayca mümkündür. Dendroklimatoloji denilen bu bilim alanında mümkün olduğunca yaşlı ağaçlar kullanıldığı için , anıtsal ağaçlar başta bu bilim dalı olmak üzere pek çok doğal bilim için bilimsel turizme de konu olabilmektedir. Nitekim Akdeniz ve Karadeniz bölgelerinde bulunan pek çok anıt orman Avusturya başta olmak üzere Avrupa'daki pek çok üniversite için ilgi odağıdır.

Prof Dr. Ünal Asan
03-05-2005
Yazılım vBadvanced CMPS, Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024