27 Şubat 2005 tarihinde kapatılması kararlaştırılan av sezonu, elverişsiz hava şartları nedeniyle Çevre ve Orman Bakanı Sayın Osman PEPE tarafından 20 gün önce kapatıldı. Hava şartlarının bazı bölgelerde normale döndüğünü ifade eden bazı avcı ve kuruluşların, avın tekrar açılması için yaptıkları yoğun çaba ise etkisiz kaldı. Bana göre kapanması ve tekrar açılmaması fevkalade isabetli olmuştur. Genel Müdür Sn. M.Kemal YALINKILIÇ ve bakan PEPE'yi kucaklayıp kutlamak istiyorum.

Ağaçlar uyandı, leylekler geldi..

Bu erken kapanışa, avcıların ve bayilerin tepki gösterip öfkelenmeye hiçbir hakları yoktur. Henüz tüyünü düzmemiş bıldırcın ve üveyik palazlarının, Ağustos ayının ilk haftası avlamaya ikram edilmesine tepki mi gösterdiler ki, iki hafta önce erken kapanışına şimdi feryat ediyorlar. Doğu Anadolu'da ağır kış şartları halen devam ederken, sıcak bölgelerde ağaçlar çiçek açtı, leylekler gelip baharın müjdesini verdi. Ördekler çift-çift geziyor, domuzlar gebe. Bu şartlar altında ava gitmekteki ısrarların, avcılık ruhu ve şefkatiyle bağdaşan bir tarafı olmasa gerek. Ancak, Avcılık Federasyonu Başkanı Sevgili Fikri KURTULUŞ'un, 'Her av sezonu kapanışının da bir bayramı olmalıdır' sözüne yürekten katılıyorum.

Teskeresiz köylüye ve kafes avcılığına engel olunsun..

Peki, kentli avcının av sezonu kapanıyor, köylü ve kaçak avcınınki de kapanıyor mu? İşte çarpıklık burada başlıyor, gerek köylü gerekse kaçak avcının sezonu şimdi açılıyor. Çünkü kafes avcılığı şimdi başlıyor. Köylü efendi, kendi mıntıkası içindeki av hayvanlarına, sanki babasının malıymış gibi sahip çıkıyor. Sınır, yasak tanımadığı gibi şehirli avcıya engel olup avlandırmıyor. İşi daha da çirkinleştirip avcı arabalarına zarar veriyor. Ama kendisi dağdan veya gölden topladığı, keklik ve ördek yumurtalarını mideye indiriyor. Hatta ördek ve kara-meke yumurtalarını pastanelere satıyor.

Dayılaşmayı bırakalım,aklımızı başımıza alalım.

Dünyamızda iklim şartları her yıl değişiklik gösteriyor, bu yıl öldürücü sıcaklardan ve kuraklıktan söz ediliyor. Mayıs ayında toplanması beklenen Merkez Av Komisyonu geçen sene yaptığı hataları dilerim tekrarlamaz. Bölgesel avcılığa geçilmesi, hava şartlarına göre avcılığın açılış ve kapanışını belirlemek akla ve kulaklara hoş gelse de; icraat için teşkilat henüz bu hizmete hazır değil!.. Ayrıca böyle bir hizmetin bugünkü şartlarda kontrol altına alınması da mümkün değil. Hatırlatmakta yarar var, ormancılar eski ormancılar değil artık. Unutmamak gerekir, bakanlığın adının başında ÇEVRE yazılı, bu konuda uzmanlaşmış kişiler de işin başında. Avcılığın ipine Avrupa bayrağını da bağlamışlar, ağır-ağır çekiyorlar. Dayılaşmayı bırakalım, aklımızı başımıza alalım, ÜRETKEN ve KORUMACI olalım!..

Metin Sertoğlu- 26/02/2005





Kaynak: http://www.aksam.com.tr