Araçlar

Bookmark and Share




Ağaçlar komşumuzun evidir

Dün sabah trenle, Eskişehir Ekspresi, İstanbul'a dönerken, baharın usul bir mahcubiyet içinde yüzünü dökeceğini sanıyordum, dökmedi. Sabahın yedisinde sekizinde yağmur okul yoluna düşen küçük bir kız gibi yüzünü döktü: Uykulu, gördüğü rüyadan hiç uyanmamak için gözlerini sıkı sıkıya yummuş, biraz küskün fakat birazdan da gülüşünden güller dökecek gibi... Edebiyatın sonu yok, baharla ilgili bu yanılgıya sebep baharın kendisi değil, Adil'in ağaçlarıdır. Adil'in yazısını okuyunca bahar geldi sandım.

Adil İzci benim şair arkadaşım. Bu yıl Maraş'tan nane ve kekik getirmeyince bir şeylerin yolunda gitmediğini anladım. Telefon ettim, sevgili annesini yitirdiğini üzüntüyle öğrendim. 'Badem Ağaçları' yazısında söz ediyor annesinden: "Bir güz ikindisinde, son güneşlerde ılınırken annem bir söz mırıldanmıştı: kimi ağaç, can sıkıntısı çekmemek, istediğinde uzun uzun konuşabilmek, hatta uzanıp dokunabilmek için çocuklarını gurbete yollamazmış." Adil şimdi 'Ağaçlar Kitabı'nı yazıyor, okumak istedim, ıhlamur, badem ve nar ağaçlarını gönderdi, 'Sana en çok gölgesini düşürecek olanı 'Ihlamur Ağaçları' gibi geliyor bana' notuyla birlikte.

Dün sabah yağmur vardı yolda, 'Köyler, kasabalar için şimdi tren saatidir/gözlerimiz için yağmur vaktidir' diye diye geldim, yarın bahar gelecek, onun gelişini de Adil İzci'nin güzelim 'Ihlamur Ağaçları' yazısından bölümlerle karşılayalım: "Kimi ağaçlara insanmış gibi alışıyoruz. Çiçek açışlarını, gurbetteki bir yakınımızın dönüşü gibi beklediğimiz bile oluyor. Ihlamurlara da böyle alıştım: Kokusuyla bu yeryüzünde var olmanın uçsuz bucaksız sevincini duyarken, ölüm hüznü de uzakta değil: Sevdiklerimizce terk edilmek olduğu gibi ağaçlarca, çiçeklerce, kuşlarca da terk edilmektir ölüm; ıhlamurun da her haziran gibi günlerce soluduğum baş döndürücü kokusundan sonsuza kadar uzak kalacağımı biliyorum bir gün. Bazen sevdiklerimin hem yok olmuşlarını, hem yaşayanlarını gölgelerinde, kokularıyla kuşatılmış olarak buluyor; sanki kiminin seslerini de işitiyorum. Kendimi, bundan dolayı da borçlu duyuyorum ıhlamur ağaçlarına..."

Ihlamur ağacıyla tanışmasını da anlatıyor Adil, baharla tanıştığını anlatır gibi: "Bir haziran ortası Boğaziçi'nde ilk kez görünce, gerçeğin düşlerimizin çok ötesinde olabileceğini bir daha anladım. Derin hazlar içinde bir ağaç: kendi kokusundan başı dönüyor. Gümüş yaprakları, esintide ürperen binlerce kuş sanki. Dinginlik veren her şey gibi ıhlamur ağaçları da bir yer edindi zamanla. Haziran sürerken yollarda, korularda, saray ve kasır bahçelerinde onları da arıyorum. Ihlamurlar da dokunmayı seven ağaçlardan. Yanlarına kim sokulsa, çiçekleri üstünde."

"Bazen de anımsamak, kokuların birer birer gelip gözlerimize konmasıdır." diye bitiriyor Adil İzci. Bitirmiyor, başlatıyor baharı, "Ağaçlar, komşumuzun evidir" diye katılıyorum ben de ona, ağaçlarda yazlarda, kırlarda, ormanlarda, baharlarda şiire komşu olalım diye.

Haydar Ergülen

Kaynak: http://www.radikal.com.tr/haber.php?...rih=27/02/2002
03-04-2005
Yazılım vBadvanced CMPS, Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024