Araçlar

Bookmark and Share




Ulusal Çevre Andı

Bu gidişi kötüden,daha iyiye dönüştürmek için; ULUSAL ÇEVRE ANDI'nı yeniden gündeme getirmeli ve tam bir dayanışma içinde söylem ve eylemde bulunmalıyız.

"Şimdiki ve gelecek kuşakların temiz ve sağlıklı bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğu, gerçeğinden hareketle, Çevreye duyarlı bir kalkınmadan yana olduğumu vurgulayarak; Doğal kaynakların ekonomik kalkınmanın hem kaynağını hem sınırını oluşturduğunu bilerek, Çevrenin korunması ve geliştirilmesinde bireysel katkı ve katılımın gereğine ve önemine inanarak; Çevresel değerlere sahip çıkıp zarar verenleri uyaracağıma, doğal kaynaklardan faydalanırken tutumlu davranacağıma, sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda hareket edeceğime, bu yönde işbirliği ve dayanışma anlayışı içerisinde hareket ederek, çevre konusunda herkese örnek olacağıma söz veriririm."

1994 yılının Mart ayı boyunca, yukarıda içeriği yeralan " ULUSAL ÇEVRE ANDI"mıza kimler onay verdi ? "ULUSAL ÇEVRE ANDI"mızdan kimlerin bilgisi oldu ?Ya bugünlere gelindiğinde ? Bugünlerde Misak-ı Millli ki günümüz Türkçesi'yle Ulusal And'a kimler onay veriyor ki Ulusal Çevre Andı'na onay verenler olsun?...

Çünkü son yılllarda Türk halkı dolar yeşiline tutkun olduğundan beri, dallardaki yeşilleri umursamaz oldu. Giderek cennet yörelerimiz cehenneme dönüşmeye başladı. Tüm Dünyalılar gibi Türk halkı da 21. yüzyılın acımasız kapitalizmine yetişebilmek, bir başka deyişle ekonomik bakımdan varsıllaşmak uğruna, ekolojik bakımdan yoksullaşmamıza duyarsızlaştı.

Belki o günleri yaşayanlar anımsayacaklardır. Henüz 1972'de Stockholm Konferansı toplanmamış, Dünya'nın sömürgenleri sömürülenlere ÇEVREYE ÖZEN GÖSTERİN öğütlerine başlamamışlardı. İşte o günlerde kenevir ipinden filelerimiz ya da Sümerbank basmasından pazar torbalarımız vardı. Bunların içinde sebzeler, meyveler kese kağıtlarıyla evlerimize taşınırdı.
O günlerin yaşlı dedeleri-nineleri boş zamanlarını değerlendirebilmek, öğrenciler okul harcamalarına katkı sağlamak için eski gazete ve dergilerden kese kağıtları üretirlerdi. Çünkü biz Anadolu halkı, henüz çevre sorunlarının anlamını bilmeden ama çevre sorunlarına da neden olmadan yaşar giderdik.
Sonraları daha çok üretebilmek için daha çok tüketmemiz gerektiğini ve alışverişlerimizde naylon torba kullanmanın uygarlık olduğunu sanmaya başladık. Böylece kese kağıdı kullanma alışkanlığımız giderek unutuldu. Öylesine ki; naylon torba kullanımı ülkemizde bir gelişme gibi algılanmaya başladı. Özal döneminde de teknolojik gelişmelerin satın alınmasıyla, çağ atlanıldığının sanılması gibi...
Oysa bugün başta ABD olmak üzere, gelişmiş ülkeler kese kağıdı kullanmaya, naylon ambalajlardan uzaklaşmaya özen göstermektedirler. Gerçekteyse; Dünya'da yaşanan çevre bozulmasının birincil sorumlusu olan bu sömürgenler, bu davranışlarıyla çevreye duyarlılıklarını bir gösteriye dönüştürmektedirler. Atık kağıtlardan yeniden değerlendirme yöntemiyle ürettikleri kağıtlara basılmış kitapçıklarla, azgelişmişlerde çevre bilinci yaratılmasına ilişkin örneklemeler sunmaktadırlar. Bu eylemlerini sürdürürken, Afrika'nın ardından Brezilya'nın yağmur ormanlarına acımasız kapitalizmin baltalarını sokmaktan da geri durmamaktadırlar.

Bugün bizler, bu çok gelişmişlerin tüketim toplumu örneğine özençle dolu dizgin koşarken ve bu arada neler yitirdiklerimizin de yavaş yavaş ayırdına varırıken, bir kez daha düşünmeliyiz. Atalarımızın da dediği gibi; tarlada pirinç ararken, evdeki bulgurdan olmamak için, bir kez daha üstelik de derinlemesine düşünmeliyiz. Kese kağıdı kullanma alışkanlığından,tüketim toplumunun çılgınca alışveriş simgesi gibi algılanabilecek olan naylon torbaya geçmenin uygarlık göstergesi mi, yoksa yoksulluğa doğru atılan bir adım mı olduğunun sorgulamasını yapmalıyız.
Çünkü ne tek tek kentlerimiz ( örneğin benim için Bursa), ne ülkemiz Türkiye, ne de gezegenimiz Dünya sanayileşme ve kentleşmeyle başlayan çevre bozulmalarına, saldırılarına, talanlarına karşın bütünüyle yitirilmiş değillerdir. Henüz yaşanılası özelliklerini ve güzelliklerini korumaktadırlar. Bu gidişi kötüden,daha iyiye dönüştürmek için; ULUSAL ÇEVRE ANDI'nı yeniden gündeme getirmeli ve tam bir dayanışma içinde söylem ve eylemde bulunmalıyız.

Selma Erdal

Not:
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Dünya Çevre Günü dolayısıyla Çevre Bakanı Rıza Akçalı başkanlığındaki bir heyeti kabul ederek Ulusal Çevre Andı'nı imzalamıştır...05-06-1994

www.gezegenimiz.com
26-10-2005
Eski 30-11-2014, 23:14  
Harun Parlak
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 19-01-2007
Şehir: İstanbul Sarıyer
Mesajlar: 4,272

Harun Parlak Çevrimdışı Kurallara Aykırı Mesajı Bildir IP  
Yazılım vBadvanced CMPS, Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024